Tam şu saatlerde ben doğmuşum 32 yıl önce (Bu satırı yazdığımda saat 16.00 idi). Dile kolay geliyor 32 deyince. Lise biteli 17, İlkokul biteli 23 yıl olmuş deyince ise dehşetengiz oluyor. Bundan 24 yıl önce Perincek'e aşıktım ben. Ya cinayet komiseri ya da başbakan olmak istiyordum. 26 yıl önce teyzemin gözlüğünü kırdığımda dünyanın en büyük kötülüğünü yaptığımı sanıp sabaha kadar hem ağlayıp hem de sabaha ölmüş olayım allahım diye dua etmiştim. Tek başıma ilk eyleme gidişim 2 Temmuz 95 idi, bundan 16 yıl önce. Üniversiteyi bitireli ve evleneli 8 yıl olmuş. Herkesin ilkokuldan vs kalan yıllardır arkadaşı var benim hiç yok diye üzülürken çat en iyi arkadaşım ile tanışalı 12 yıl olmuş. Velhasılıkelam yaşlanmışız beybi, ve işin kötü yanı yıllar geçer, beden çürürken, nesil hızla yetişkin hale gelirken sıklıkla sıklıkla farkediyorum ki zihin ve yürek taş çatlasın 23'te takılıp kalmış. Sorunlu bir şey bu, kulağa güzel geliyor olsa da. Öyle "içimdeki çocuk" klişesi falan da değil. Bildiğin adaptasyon sorunu. Yazmak için oturma sebebim bu değil. Gelmişken kendimi kutlayayım bari dedim, içimden "büyeyim lan artık" dileyeyim, kamuya karşı dilersem belki ses çok çıkar da tutar dua dedim.
Diğer şeylere gelince, Van Depremi üzerinden 8 gün geçti ve hala çadır ulaşamayan yerler var. Hala ufacık gıda yardımı bile almayan yerler. Valilik depolarda bekletiyor yardımların çoğunu. Mazeretleri "Organize olup dağıtacaklar" 8 gün oldu. 8, Sekiz, Organize olmak için ne bekleniyor hala hepimizin kendince bir cevabı var sanırım bu soruya. Dış ülkelerden gelen yardımları "Önce bir kendi gücümüzü görelim diye reddettik" diyen bakanlar, "ooo sarayda yaşıyorsunuz valla" diyenler yardımları da kim bilir neden bekletiyorlar. Çocuklar aç, özürlü iki kızı olan aile, dah dün sakıncalı bir evin girişinde barınıyordu, kadınlar düşük yapıyordu ve daha neler... Öyle boktan bir dünyanın öyle boktan bir ülkesinde yaşıyoruz ki, insan nefes aldığına utanacak durumda. Yaşadığına, bebeğini sıcak tutabildiğine... Son söyleyeceğim; unutmayalım. Zaten unutturmaya çok niyetli var, unutmayalım oraları, elimizden geldiğince destek olmaya, destek oldurtmaya çabalayalım.
Aile içine gelince, Aze Çınar 2 yaş krizini adım attı, anamızı ağlatmaya başladı. İnatlar, ağlama krizleri, uykusuzluktan ölürken uyumaya direnme, kıyameti kopartma, bizi dövmeye kalkma, resmen azarlama, ısırma... Hayır ne istediği belli olsa, yapalım diyeceğim, hanımefendi ne istediğini bilmiyor ki!! Bu yazıya 16.00 gibi başlayıp şu saati bulma sebebim arkadaşın uyku krizine girmesi. Tam 1.30 saat yat-kalk-ağlama krizine gir-anneyi döv döngüleri arasında kafayı yerken sıklıkla Kemal Sunal sahneleri gerçekleştirdik. Bebek ağlar arkadan baba ağlar... Arkasından üzülüp sarılıyor bana allahsız tosbağa, iki dakkaya yine kıyamet. En sonunda kucağımda uyudu dana :((
Bunun dışında yataktan kendi inmeye başladı, söylenen her şeyi anlıyor. Arkadaşlarını tanıyor, isimlerini biliyor. Derdini anlatmaya başladı iyice. Bir sürü daha kelime eklendi dağarcığına. Daha demin "benim benim" diyerek dolaşıyordu.
Dün Maya Bambamızın doğum günüydü. Kendisini resmen Aze Çınar'ın kardeşi bellediğimizden düğün sahibi heyecanıyla koştuk doğum gününe. Mayakuş hastaydı ve pek keyif alamadı eğlenceden. Biz onun yerine bolca eğlendik :)
Önceki gün ise benim doğum günümü yaptık. Herrrrrrrrşeyiyle büyük bir dönüşümün simgesiydi doğum günüm. Önceden Nevizadelerde bol alkoller ardından sabah kadar dans etmeli doğumgünlerinin ardından: "Evde yaparsak hem aklımızdaki herkesi çağıramayız, hem bir sürü iş olur, yoruluruz. Dışarıda alkollü ortamda yapsak amaaan o daha yorucu." deyip nerede yaptı doğumgünün?? Özsüt'te! ahahah Felaket rahat, felaket konforlu ve zorluksuzdu. Seneye bir huzurevi bahçesinden yapmayı planlıyorum :)))
Ve, böylesi bir duyurunun en uygun yeri sanırım sosyal medya. İş arıyorum sevgili Romalılar. Hamilelikten beri (evden ve geçici yaptığım işler dışında) süren işsizliğime artık bir son vermek istiyorum. En uzun süre yaptığım iş editörlük, metin yazarlığı ama internet içerik editörlüğü, medya planlama, reklam prodüksiyon, proje organizasyonu-koordinasyonu da yaptığım işler arasında. Fekat geldiğim noktada ne iş olsa yaparım abi sınırına da çok kalmadı. Konuyla ilgili iletişime geçmek isteyenler saryade@gmail.com adresinden ulaşabilirler. Sevgiler, saygılar.
Devamını Oku »
Diğer şeylere gelince, Van Depremi üzerinden 8 gün geçti ve hala çadır ulaşamayan yerler var. Hala ufacık gıda yardımı bile almayan yerler. Valilik depolarda bekletiyor yardımların çoğunu. Mazeretleri "Organize olup dağıtacaklar" 8 gün oldu. 8, Sekiz, Organize olmak için ne bekleniyor hala hepimizin kendince bir cevabı var sanırım bu soruya. Dış ülkelerden gelen yardımları "Önce bir kendi gücümüzü görelim diye reddettik" diyen bakanlar, "ooo sarayda yaşıyorsunuz valla" diyenler yardımları da kim bilir neden bekletiyorlar. Çocuklar aç, özürlü iki kızı olan aile, dah dün sakıncalı bir evin girişinde barınıyordu, kadınlar düşük yapıyordu ve daha neler... Öyle boktan bir dünyanın öyle boktan bir ülkesinde yaşıyoruz ki, insan nefes aldığına utanacak durumda. Yaşadığına, bebeğini sıcak tutabildiğine... Son söyleyeceğim; unutmayalım. Zaten unutturmaya çok niyetli var, unutmayalım oraları, elimizden geldiğince destek olmaya, destek oldurtmaya çabalayalım.
Aile içine gelince, Aze Çınar 2 yaş krizini adım attı, anamızı ağlatmaya başladı. İnatlar, ağlama krizleri, uykusuzluktan ölürken uyumaya direnme, kıyameti kopartma, bizi dövmeye kalkma, resmen azarlama, ısırma... Hayır ne istediği belli olsa, yapalım diyeceğim, hanımefendi ne istediğini bilmiyor ki!! Bu yazıya 16.00 gibi başlayıp şu saati bulma sebebim arkadaşın uyku krizine girmesi. Tam 1.30 saat yat-kalk-ağlama krizine gir-anneyi döv döngüleri arasında kafayı yerken sıklıkla Kemal Sunal sahneleri gerçekleştirdik. Bebek ağlar arkadan baba ağlar... Arkasından üzülüp sarılıyor bana allahsız tosbağa, iki dakkaya yine kıyamet. En sonunda kucağımda uyudu dana :((
Bunun dışında yataktan kendi inmeye başladı, söylenen her şeyi anlıyor. Arkadaşlarını tanıyor, isimlerini biliyor. Derdini anlatmaya başladı iyice. Bir sürü daha kelime eklendi dağarcığına. Daha demin "benim benim" diyerek dolaşıyordu.
Dün Maya Bambamızın doğum günüydü. Kendisini resmen Aze Çınar'ın kardeşi bellediğimizden düğün sahibi heyecanıyla koştuk doğum gününe. Mayakuş hastaydı ve pek keyif alamadı eğlenceden. Biz onun yerine bolca eğlendik :)
Önceki gün ise benim doğum günümü yaptık. Herrrrrrrrşeyiyle büyük bir dönüşümün simgesiydi doğum günüm. Önceden Nevizadelerde bol alkoller ardından sabah kadar dans etmeli doğumgünlerinin ardından: "Evde yaparsak hem aklımızdaki herkesi çağıramayız, hem bir sürü iş olur, yoruluruz. Dışarıda alkollü ortamda yapsak amaaan o daha yorucu." deyip nerede yaptı doğumgünün?? Özsüt'te! ahahah Felaket rahat, felaket konforlu ve zorluksuzdu. Seneye bir huzurevi bahçesinden yapmayı planlıyorum :)))
Ve, böylesi bir duyurunun en uygun yeri sanırım sosyal medya. İş arıyorum sevgili Romalılar. Hamilelikten beri (evden ve geçici yaptığım işler dışında) süren işsizliğime artık bir son vermek istiyorum. En uzun süre yaptığım iş editörlük, metin yazarlığı ama internet içerik editörlüğü, medya planlama, reklam prodüksiyon, proje organizasyonu-koordinasyonu da yaptığım işler arasında. Fekat geldiğim noktada ne iş olsa yaparım abi sınırına da çok kalmadı. Konuyla ilgili iletişime geçmek isteyenler saryade@gmail.com adresinden ulaşabilirler. Sevgiler, saygılar.