tag:blogger.com,1999:blog-18136427032267365962024-03-14T12:17:29.043+03:00DeryAzeBaşka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.comBlogger181125tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-67390651664051988492012-01-19T15:49:00.001+02:002012-01-19T17:37:32.283+02:00Mini YarışmaTam şimdi, şu an, Savaş ile Aze Çınar içeride uyurlarken, ben koltuğa uzanmış Bones izlerken, çat diye bir fikir geldi aklıma. Size de olur mu hiç? (Demiştim kaç gün önce, yazının tamamını yazmak neredeyse haftaları buldu.)<br />
Şu son zamanlar içim içime sığmıyor. Her şey çok güzel gidiyor bir süredir ve daha da güzelleşecek, çok şahane şeyler olacak hissi var. Yeni yeni bir şeyler yapasım, çok çalışasım çok uğraşasım var bir şeylerle. Bunlardan biri de sevgili blogum. Blogumun adını değiştiresim, şeklini değiştiresim, logosunu değiştiresim var.<br />
Şu an aklıma gelense (Yani neredeyse 20 gün önce aklıma gelen) minik bir logo yarışması yapmak. Biliyorum ki okurlarım arasında grafikerler, art direktörler, amatör dizaynırlar var. Halihazırdaki logoyu yapan arkadaşım Gökay ve geçenlerde konuştuğum Dilek'ten biliyorum ki benden ücret almaya pek yanaşmıyorlar çoğu (Gerçi Gökay verdin de almadık mı diyebilir.). Ben de madem öyle küçük bir hediye vereyim blogumuzun logosunu yapana istedim.<br />
<br />
Blogumuzun yeni adı "Başka Anne", sloganı "Başka Bir Annelik Mümkün!..." Daha detaylı bilgi için baskaanne@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.<br />
<br />
Minik hediyelerim ise seçmeli. Kazanan arkadaşım hangi ikisini isterse onu alacak.<br />
<br />
1- <a href="http://www.dr.com.tr/Kitap/Kalemimin-Sapini-Gulle-Donattim/Ferhan-Sensoy/Edebiyat/Deneme-Yazin/urunno=0000000106529" target="_blank">Kalemimin Sapını Gülle Donattım</a> - Ferhan Şensoy<br />
2- Resimde gördüğünüz turuncu kolye:<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHz5pQasVqjAC_HO6jUF_01ncU177Pve6zemzTvHrq4sLTYTXVYwpq1Q-Vky6-fxIx8RckKZn8V55RgsFoAoI3gvXIyGsBtZU7pgbXDKW11p4tyebQUxgCqApTrRZ7zIGnyda_LY7LKEM/s1600/foto%25C4%259Fraf.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHz5pQasVqjAC_HO6jUF_01ncU177Pve6zemzTvHrq4sLTYTXVYwpq1Q-Vky6-fxIx8RckKZn8V55RgsFoAoI3gvXIyGsBtZU7pgbXDKW11p4tyebQUxgCqApTrRZ7zIGnyda_LY7LKEM/s200/foto%25C4%259Fraf.JPG" width="150" /></a></div><br />
3- <a href="http://www.dr.com.tr/00000,999,999/Ara=akl%C4%B1ndan+bir+say%C4%B1+tut" target="_blank"> Aklından Bir Sayı Tut </a>John Verdon<br />
<br />
4- Aşağıda gördüğünüz, bizim evin her yerine süsleyen, (Bu daha paketinde) sevgili Mavi İkea çerçevesi<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgLPmUOLFsx-6EuvidYw7TM2IrwbMbyVtSq9e7FylN15SEuuvw8Gizej-9iZz_XQIQnvvvSm7zZ_hO6rgmN91q8lvnQJ0d87nd1DO-ODi3H6jxcqSum_Cl96tBP_qOSAgS8El4CV9jWHU/s1600/foto%25C4%259Fraf+%25281%2529.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgLPmUOLFsx-6EuvidYw7TM2IrwbMbyVtSq9e7FylN15SEuuvw8Gizej-9iZz_XQIQnvvvSm7zZ_hO6rgmN91q8lvnQJ0d87nd1DO-ODi3H6jxcqSum_Cl96tBP_qOSAgS8El4CV9jWHU/s200/foto%25C4%259Fraf+%25281%2529.JPG" width="150" /></a></div><br />
<br />
İşte böyle minik hediyelerim. Maksat blog usülleri olsun. Haydeeee buyrun yarışmaya.<br />
Not: Yeni siteyi pazartesi açmayı düşündüğüm için 22'si pazar son gün yarışma için.Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-50514052711044781822012-01-13T00:01:00.000+02:002012-01-13T00:01:29.056+02:00selam blog naber?Epey ara oldu di mi yine. Bir türlü yazasım gelmiyor. Çok yoruluyorum son günlerde. Ki eskiye göre fiziksel olarak daha az yoruluyorum. Ama stresli günler arttı. Stres çok daha fazla yoruyor insanı. Ööööyle yatasım dizi, magazin izleyesim, uyuyasım oluyor sadece evdeyken. Halbuki anlatacak çok şey var.<br />
<br />
Fakat yine erteleyeceğim, bugün sadece bir etkinlikten bahsedeceğim. Prima Premium Care'in düzenlediği bir etkinlik. Linkte gördüğünüz kitap <a href="http://www.idefix.com/kitap/bebeginizin-ilk-yilinda-sizi-neler-bekler-arlene-eisenberg/tanim.asp?sid=F3N2K03PTB7IG6Y8L67K" target="_blank">Bebeğinizin İlk Yılında Sizi Ne Bekler</a>in yazarlarından biri Heidi Murkoff Prima tarafından davet edilmiş. Biz de bugün bazı blogcu anneler ve bir blogcu baba, bizzat kendisiyle tanışıp, sorularımızı bizzat sorma şansını bulduk. Çok sıcakkanlı ve sempatik bir insan olan yazarı "<a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=527177" target="_blank">tanısanız siz de çok seversiniz</a>."<br />
Bir çok konuda özellikle bebek eğitiminde iş bölüşümü konusunda benzer düşünüyoruz. Yazar da anneliğin iç güdüsel olmadığını babalıkla aynı şekilde öğrenilen bir şey olduğunu düşünüyor. Ve çocuk büyütürken anneye de babaya da eş sorumluluk düştüğünü.<br />
Çocuk büyütürken olmazsa olmazı çocuklarının sağlıklı beslenmesi. Ben o konuda pek ısrarcı değilim :)<br />
Daha da önemlisi; Çocuklarının iyi bir insan olması en önemsediği şey. Tutkularının peşinden gidebilmeleri de bir diğeri.<br />
<br />
Kitap yazma sebebi de çok önemsediğim bir şey: Sorun yaşayan kadının "Benim gibi biri daha var" hissi yaşaması çok önemli. Kitabımda, twitter'da, Facebook'ta denk gelen bir kadın bile daha iyi hissediyorsa bu yeterli.<br />
<br />
Dinlemekten kısacık alabildiğim notlarsa şöyle; Depresyondaki bir kadının hamile kalmaması gerektiğiğini düşündüğünü söyledi. Hamileyken haftada 6 kez yenen az miktardaki bitter çikolatanın kan şekerini düzenlediği, elbette mutluluk verdiği, bebeğin doğduktan sonra daha mutlu olacağı, daha güzel uyuyacağı kanıtlanmışmış mesela.<br />
Başka önemli bir vurgusu da ebeveynlerin takım halinde çalışması gerektiği, iktidar kavgasının asla olmaması gerektiği, ya uzlaşmak ya yetkin olanın kararına bırakmak gerektiği oldu.<br />
<br />
Sevdim ben. Sıcaklığını, tavrını vs.<br />
<br />
<br />
Bu arada tam bir hafta oldu ama yine de yazmadan geçmeyeyim, ilk ona kaldığım Turkcell Blog Ödülleri Töreni geçen hafta gerçekleşti. Aile blogları kategorisinde birinciliği Defne'nin Annesi aldı. İkinci Slingomom, Üçüncü Blogcu Anne oldu. Kimse kırılmasın birinciliği Blogcu Anne'nin hakettiğini düşünüyorum. <br />
<br />
Pek sevdiğim özgün ve faydalı içerik dolu teknolojik anne blogu ise kadın blogları kategorisinde birinci olarak beni hiç şaşırtmadı.<br />
Cancişim Gökhan, spor kategorisinde, Pek sevdiğim Erdal Kaplanseren ise teknoloji bloglarında birinci oldu. Bütün ödülleri topladık geldik anlayacağınız. Pek mutlu bir geceydi.<br />
<br />
Bir süre hayata kısa bir ara veriyorum sevgili blog okurları. Sağ salim yakında görüşmek dileğiyle. Hep güldüğünüz hayatlar dilerim.Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-58354320429726164112011-12-28T17:14:00.000+02:002011-12-28T17:14:19.027+02:002011 Üzülme Ben seni sevdim<div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">2011 bir çok arkadaşım için zor bir yıl olmuş. Twitter'da, facebook'ta, bloglarda hep “Git artık 2011” içerikli iletiler gördüm. Benim içinse dipte başlayıp yukarı doğru yükselen bir yıl oldu. Şu an ise ennn tepe noktadayım bir çok açıdan. Hem iş hem aile hem eş dost...</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />
</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Fakat bunların hepsinden önemli bir yanı oldu 2011'in. Benim için dark side'a geçişte kocaman bir pencere oldu. Hayatımda ikinci ve umarım son geçiş oldu bu.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">İlki üniversitede olmuştu. Öncesinde köylü kızı diye dalga geçilecek kadar saftım. Kötü insanlar filmlerde olur, başka dünyalarda yaşarlar ve biz çok dikkatli olursak asla bizim hayatlarımıza yanaşamazlar sanıyordum. Yıllarca küçük alevi cemaatinde, sıfır kötülükle yaşamanın acı sonuçlarıydı bunlar.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />
</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Sonra kötü insanlarla ve hepsinden kötüsü faşizmle tanıştım. İki gün önce, solcu arkadaşıma saf saf (çekinmeyin gerzek gerzek deyin) savunduğum, mhpli ama iyi bir insan, insanları görüşlerine göre değil karakterlerine göre ayırmak lazım diye kendimce koruduğum sınıf arkadaşımın(!) iki gün sonra okuldaki bir gerilim ve arbede sonrası gözümün içine baka baka bana taş sallaması ve dizime aldığım ilk darbe ile yaşadım kozamdan çıkıp gerçek hayatla karşı karşıya kalışımı. Kötülerin bizim hayatımıza da gayet değebilecekleri gerçeğiyle biraz geç tanıştım.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />
</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Fakat bu geçişle gerzeklik aşamasından çıksam da “normal” aşamasına geçemedim. Hayatta iki uç var sanmaya çok uzun zaman devam ettim: İyiler ayrıdır kötüler ayrıdır. Kötü olmayan insanlar ise hata yapabilir, yanlış yapabilir, ama önemli olan niyettir. Ben anlaşamasam da o insan hala iyi olabilir. Hem kimbilir belki ben onun koşullarında olsaydım, onun sahip olduğu aileye doğsaydım ne bileyim öyle çocuklarım olsaydı, öyle sevgilim olsaydı, öyle çalışma şartlarına sahip olsaydım belki ben de onun gibi davranırdım. Yazıktı insanlara, sistem insanları çok tuhaf davranmak zorunda bırakabiliyordu. Empati herkese lazımdı. Ne olursa olsun insanlara küsebilirdik, kızabilirdik ama yine o insanlar kendilerince iyilerdi ve bir selam olsun verebilirdik, biz iyi niyetli olmaya devam edebilirdik, hayatımızın bir yerinde barındırmaya devam edebilirdik, anlayışla karşılayabilirdik, dik, dik, dik, dik...</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />
</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Geçenlerde bir sorun çözmeye çalışıyorduk. Muhattaplarımız Savaş'la değil benle görüşmek istediler. Ben saftiriğin önde gideniyim çünkü. Bana iki güler yüz gösterin ben yaptığınız her pisliği unuturum. Araya biraz zaman girsin, size torpil geçer kendimi özeleştiriyle mahfeder bir şekil iletişirim sizinle. Aynen de düşündükleri gibi oldu. Savaş'a hayatta kabul ettiremeyecekleri şeyi bana kabul ettirip, giderken de tekme atıp gittiler. Tanışabileceğiniz en salak insanım ben çünkü. Herkesi anlamaya çalışmamız, anlayış göstermemiz, hep ilkeli ve doğru davranmak gerekir çünkü.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><br />
</div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">2011 tüm bu gerzek bakış açıma şunu dememi sağladı: Hassiktir lan ordan!</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Blogumu okuyanlar ve herkesten önce blogumun sahibi kızım Aze'm kusura bakmasınlar kabalığım için. Üstelik de dilde seksizmin bu kadar karşısındayken bu lafı ettiğim için öncelikle ben kendimin kusuruna bakmayayım. Ya da kim bakarsa baksın: Umurumda değil. Aydım ben sevgili okur. En yakın arkadaşım Darth Vader artık benim. Dark Side'a yanınıza geldim panpalar. Güzelmiş burada havalar.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />
</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Paragrafımızın başına dönersek, herkesin aklı var vicdanı var kardeşim. Kader mader hayat ne getirmişse, aklını, vicdanını kullanıp ona göre davranır insan. Geri kalan hep mazeret hep çıkar amaçlı terör örgütü... </span></span><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>İnsanlığı</b></span></span><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"> sevmek gerzeklikmiş hacı, hakeden </span></span><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>insanı</b></span></span><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"> çok çok sevecekmişsin, gerisi yalanmış.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />
</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Empatim yok huzurum var kardeşim. Canımı acıtan, koşullarından sebep değil beni önemsemediği için acıtıyor canımı bu kadar net. Bu denli bencil, özensiz, çıkarcı olabilen insanlar ise mazeretsiz sebepsiz kötü işte. Tutmayacaksın hayatında. Selam bile vermeyeceksin tartışmasız. Sırtında yük etmeyeceksin kimseyi, yan yana olduğun, kimsenin kimseyi taşımadığı ilişkidir ilişki olan.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />
</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ben evim konusunda da böyleydim. 15 yıl önce yazılmış bir mektup, 18 yıl önce hediye edilmiş bir toka, maç biletleri, konser, sinema biletleri, 20 yıllık defterler.... Vefa işini fazla abarttım ben. Eskiye, eskiden sevdiğime bağlılık işini çok abarttım. Miadı dolan atılır ve yola devam edilir. Bunu yüzlerce kez gözlediğim halde anlayamadım. 32'yi bekledim bunları anlamak için şapşal beni!</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><br />
</div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">2011 çok işime yaradı a dostlar. Yukarıda dediğim gibi sırtımdaki yüklerin hepsini attım. Yıllarca yüreğimde taşıdığım yaralarımı söküp attım. Değil iyileştirmek, hiç olmamışçasına söktüm attım. “Acaba başka türlü olabilir miydi?”, “Acaba bir gün çözülür mü, halledilir mi?” dediğim, içimi acıtan ne varsa hepsini attım. Zerre acıtmaz mı artık arkadaş? Zerre acıtmaz mı? İnsan o kadar acının üzerine birdenbire hiç mi bir şey hissetmez artık. Yok hissetmiyorum. Umurum bile değil.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şu 2 yıldır tüm yaşadıklarım beni bambaşka bir insan yaptı. Hayatımdaki çok şahane insanların aslında düşündüğümden de şahane olduklarını gördüm. Tam anlamıyla bilemediğim kıymetlerini elimden geldiğince bilmeye çalıştım. Hem para sahibi olup hem insan olunamayacağına neredeyse ikna gibiyken birileri yaptıklarıyla, yaşadıklarıyla “yok olabiliniyormuş” diye içimi serinletti.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><br />
</div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">2011 çok hoş gelmedi ama çok şahane gidiyor. İroni yapmıyorum, sarkazm hiç yapmıyorum. Gerçekten böyle düşünüyorum. Hayatıma bir dönem giren kimi insanların en kötü hallerini gördüğüm şu son bir ay gerçekten hayatımın en mutlu zamanlarından biri oldu. Sağolsunlar özgürleşmemi sağladılar. Sağolsunlar ve hayatımdan uzak dursunlar.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><br />
</div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">2012'den de daha umutluyum. Bu yükseliş gitgide artacak eminim. Yıllardır takıldığım binlerce şeye değil önüme baktığım günler daha çoooook güzel şeyler getirecek. Eminim. Bir süredir görüyorum böyle olduğunu, gitgide daha iyi olacağını da biliyorum.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Sağlıklı, huzurlu, mutlu bir hayat diliyorum tüm sevdiklerime, tüm kendilerinden başkalarını da bir nebze olsun düşünenlere. Hepimizin hayatları dolu dolu olsun. O kadar işimizle, gücümüzle, sevdiklerimizle meşgul olalım ki, hayatın küçük kirleri dikkatimizi bile çekemeden kaybolsun gitsin hayatımızdan. Sevdiklerimizle hep dertsiz olalım.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><span style="color: black;"><span style="font-family: Arial, sans-serif;"><span style="font-size: small;">Sevdiğim insanlar sayınız çok az ama sizi çok seviyorum. 2012'de de 2062'de de birlikte olmayı diliyorum.</span></span></span></div><div align="LEFT" style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); border-bottom-style: none; border-color: initial; border-left-style: none; border-right-style: none; border-top-style: none; border-width: initial; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; padding-bottom: 0cm; padding-left: 0cm; padding-right: 0cm; padding-top: 0cm;"><br />
</div>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-76045461703338793632011-12-23T21:02:00.000+02:002011-12-23T21:02:32.472+02:00Dillerini yediğim...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-p2rjSGE381s/TvSZ00h9uVI/AAAAAAAACGo/xXk-nCnfD4Q/s1600/IMG_0117.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://3.bp.blogspot.com/-p2rjSGE381s/TvSZ00h9uVI/AAAAAAAACGo/xXk-nCnfD4Q/s200/IMG_0117.JPG" width="150" /></a></div>Bizim kız bülbül oldu a dostlar! Kime benzediyse bi geveze oldu bi geveze oldu sormayın! Bir kere duyduğu her şeyi tekrar ediyor. Bugün asansör dedi mesela (asansö olarak) . Onun dışında her bir haltı anlıyor, çoklukla da söylüyor. Yani tek tek yazayım desem geçen günkü <a href="http://baskahamile.blogspot.com/2011/11/aze-cnar-ne-alemde.html" target="_blank">yazıda olduğu gibi</a> sayfalarca sürecek. Enteresanları söyleyecek olursam; montu çıkar, şapkayı tak diyor, Zeynel zeyzi iken zennel oldu. Kulak kuak oldu. Hayvanlara inek möö ile eklendi. Horoz üüüüü ile. Goygoy Gökay; Gokku oldu. Aaaba eklendi mis gibi. Balığa bakka diyor fekat genel olarak mama diyor akvaryumda bile görse. Biraz obur bi kızımız var.<br />
Sevgili <a href="http://ozguranne.blogspot.com/" target="_blank">Deniz</a> ve <a href="http://olmadikislerpesinde.blogspot.com/" target="_blank">OİP</a>'in <a href="http://ozguranne.blogspot.com/2011/11/filin-banyosu-elephants-bath-appstoreda.html" target="_blank">Fil'in Banyosu</a>'na hasta. Telefonu gösterip "fi, fi" diyor. Hello diyen fili taklit ederek "hüllüüooo" diyor.<br />
<br />
Gelelim en enteresanına; hani şimdiki zaman eki -yor'dur ya, ingilizce'de -ing , kürtçe'de -kir... fiilin sonuna ekleriz ve zamanlı yüklem yaparız. Azoçka buna kendince bir yol bulmuş. Sanırım bizim cümlelerde "yor"u duymuş, genelde kelimelerden son harfi atma eğiliminde olduğu için son harfi atmış, önüne gelen kelimeye ekleyerek yeni anlamlar kazandırmış.<br />
<br />
- Mamayo : mama yiyoruz /yiyelim/yedim (arada boşluklu olursa mamaya hayır demek oluyor: mama? yoooooo)<br />
- Eeeyo : Uyuyalım/ Uyuyoruz / Uyudum<br />
- Nanayoo : Müzik açıyoruz/ Müzik açtık/ En çok da: Müzik açsanıza ulan!<br />
- Gityo: Gidelim / Gidiyoruz<br />
- Anneyoooo : Anne gelmiş, anne gelsin...<br />
- Haydeyooo: Kazım Koyuncu'dan Hayde'yi açın. ahhaha evet valla bu demek. Kazım'ın fotoğrafını görünce de Hayde diyor zaten.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-e5AMwbpK0Hs/TvRxTbOTslI/AAAAAAAACGQ/vXcqL8m0cBs/s1600/IMG_0102.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://4.bp.blogspot.com/-e5AMwbpK0Hs/TvRxTbOTslI/AAAAAAAACGQ/vXcqL8m0cBs/s200/IMG_0102.JPG" width="200" /></a></div>12 kilo, Boy 80 küsur cm. tam bilmiyorum kaç oldu. İştahı eskiye göre azaldı epey. Çok güzel sarılıyor. Öpüyor. Babası şahane öğretmiş; bezini götürüp çöpe atıyor, eve döndüğünde ayakkabısını çıkarıp ayakkabılığa, montunu odasındaki askıya asıyor. müzik aletleriyle arası şahane, davul, melodika, org, zil, mızıka, bağlama haşır neşir olduğu aletler. Dans etmeye bayılıyor. "Nana" diyerek müziği açtırıyor, nanayo diyerek oynuyor. Kendi oynamakla kalmıyor, odada kim varsa tek tek kaldırıp oynatıyor.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-ImAdmcD3OAA/TvRw3GsfLAI/AAAAAAAACGE/P4nXcAa-T2M/s1600/IMG_0067.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://4.bp.blogspot.com/-ImAdmcD3OAA/TvRw3GsfLAI/AAAAAAAACGE/P4nXcAa-T2M/s200/IMG_0067.JPG" width="200" /></a></div>Kitaplarıyla da arası iyi. Bizim kütüphanedeki bir raf onun. Oradaki kitaplarını alıyo, okuyo, geri koyuyor yerine. Bizimkilere dokunmuyor. Arada bir el edecek olduğunda "Ama o annenin kızım seninkiler nerede?" deyince kendininkilere yöneliyor hemen.<br />
<br />
Azı dişleri geliyor sanırım çok kaşınıyor damakları. Şu ana kadar hiçbir dişte sıkıntı yaşamamıştı. Ama bu sefer pek kastırdı.<br />
Kalabalık mekanlarda genelde pek kopup gitmiyor. Bir iki yürüyor, duruyor ama durduğu, gittiği yerden bizi gözetliyor sürekli. Biz gider gibi yapıyoruz bazen, kontrollü bir şekilde arkadan arkadan geliyor. Dün Koçtaş'ta bizim döndüğümüz köşeyi kaçırıp bir önceki köşeden döndü. Ortada kısa raflar olduğundan biz görebiliyoruz onun olduğu koridoru. O bizi göremiyor. Bir iki adım attı, bizi göremeyince hızlandı ve şahane bir şekilde bağırdı: Babaaaaaaaaaaaaaa . Ahahahha hatırladıkça gülüyorum çok tatlıydı. Tabii ki üzmedik daha fazla hemen ses ettik de rahatladı.<br />
<br />
Bu arada artık dikili iki ağacımız var. Biri Aze'nin biri benim:<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-67ihHuQLEk8/TvSzWqJ1Z2I/AAAAAAAACG0/DL17-T8X3gk/s1600/IMG_0129.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-67ihHuQLEk8/TvSzWqJ1Z2I/AAAAAAAACG0/DL17-T8X3gk/s200/IMG_0129.JPG" width="150" /></a></div><br />
<br />
Benim iş saatlerim yavaş yavaş oturuyor. Aze de çalışıyor olmama alışıyor. Geçirdiğimiz vakit artıyor. Şu an herkes halinden memnun.<br />
16. Ay da böyle geçti işte.<br />
<br />
Bu arada bir şey duyurmak isterim: Van'daki çocuklara, kadınlara, erkeklere batının 3-5 katı soğukta üşümemeleri için örgü örüyoruz kampanyası başladı. Patik, şapka, bere, yelek, hırka neyi yapabilirseniz hepsine ihtiyaç var. Detaylı bilgiler ve hatta örgü tarifleri bu adreste: <a href="http://vanicinoruyoruz.com/">http://vanicinoruyoruz.com/</a>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-91450801401427091352011-12-20T22:17:00.003+02:002011-12-20T23:38:34.128+02:00Ek Gıdaya Geçiş<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;">Ek gıdaya geçiş bir çok aile için sıkıntılı oluyor.<br />
</span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;">Emen bebekler için ayrı, mama alan bebekler için ayrı, az emen, çok emen, iştahlı, iştahsız bebekler için ayrı ayrı şeyler öneriyor doktorlar. Detaylı ek gıdaya geçme yöntemlerini mutlaka doktorunuzla konuşmalısınız ama ben bizim deneyimlediğimiz kimi ipuçlarını, tüyoları anlatacağım. Ama önce mutlaka söylemek isterim: Olabiliyorsa ilk 6 ay mutlaka anne sütü vermenin yanısıra, ek gıdaya geçişten sonra da emzirmeye devam edilmesi yanlısıyım. Zaten 6. ay verilen gıdalar anne sütünün yanında tanışması için. Doyma işini yine sütle yapmalı bebek. </span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;">Bir çok doktorun ortaklaştığı ilk yemek evde mayalanmış yoğurt. </span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;">Hemmen bir tarifini yapalım: </span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;">Pastorize 1 Litre sütü, tencerede ısıtın. Parmağınızı koyduğunuzda 5-6 saniye çekmeden durabileceğiniz sıcaklıkta olsun. Sonra bir kaseye mayalık bir çorba kaşığı yoğurdu koyun. Bizim doktorumuz prebiyotik yoğurt önermişti. Bazen onu kullandık. Bazen doğal yoğurt ya da baby mix kullandık. Kendi mayaladığımız yoğurdu kullandık tabi sürekli. Farketmeden tüm yoğurdu tükettiğimiz zamanlar falan kullandık yukarıda saydıklarımı. </span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;">Sonra kaseye çorba kaşığı ile ısıttığımız sütten koyup karıştıralım. İyice sıvılaşınca tüm mayayı tencereye boşaltalım, karıştırıp kapağını kapatalım. İyice sarıp sarmalayıp sıcak bir yerde 6-7 saat bekletelim. Örtüleri açtıktan sonra da buzdolabına koyalım. Afiyet olsun. </span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;">- Bizim doktorumuz bir hafta yoğurdu denedikten sonra çorbalara ve meyvelere geçmemizi önerdi. Her ilk verdiğimiz yiyeceği 3-5 kaşıkla başlatıp, gün geçtikçe miktarını arttırmamızı, yeni gıdaya alıştıktan sonra yeni sebzeye geçmemizi önerdi. </span><br />
<span style="color: #222222; font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Bir iki çorba tarifi:</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><b>Sebze çorbasının hazırlanışı;</b></span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 orta boy patates, 1 küçük boy havuç, kabak ve 1 silme tatlı kaşığı pirinç iyice yıkayın.</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Soyulduktan sonra küçük küçük doğrayıp tencereye 1-2 bardak su koyun içine.</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">sebzeleri ve pirinci ilave edin. Duruma göre 1 çay kaşığı irmik ilave edilebilir. Tencerenin kapağı kapatıp sebzeler yumuşayıncaya kadar 10-15 dakika pişirin. Daha sonra içindeki su ile tahta kaşık kullanılarak iyice ezin. Tel süzgeçten geçirin. Bu karışıma her 2-3 günde bir mevsimlik, taze bir sebze ekleyebilirsiniz. Sebzenin alerji yapıp yapmadığına bakın. Eğer sebze alerji yapıyorsa menüden çıkarın ve çorbaya başka sebze ilave edin. 1. haftada bir tatlı kaşığı zeytin yağı eklemeye başlayabilirsiniz. Yemek pişmek üzereyken koyun. </span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div></div></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><b>Yoğurt çorbası</b> </span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 kepçe yoğurt (125cc)</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 orta boy patates</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 yemek kasığı pirinç veya buğday unu (Bu mesela çocuğun kilosuna göre. Aze'nin kilosu iyi olduğundan pirinç unu vs kullandırtmadı doktorumuz) </span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 tatlı kasığı zeytinyağı</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Bir tencereye yoğurt konur. Az su ile sulandırılır. 1 yemek kaşığı buğday unu (silme) veya pirinç,</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">rendelenmiş patates ilave edilir ve pişirilir. 1 tatlı kaşığı sıvı yağ ilave edilerek servis yapılır.</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><b>Acısız tarhana çorbası</b> </span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 yemek kaşığı ev yapımı tarhana</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 su bardağı su </span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 tatlı kaşığı zeytinyağı</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Değişik sebzeler</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 su bardağı su ile tarhana pişirilir. 1 tatlı kaşığı sıvı yağ ilave edilerek servis yapılır.</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Bir tencereye tarhana konur, az su ile sulandırılır. Üzerine 1 çay bardağı su, 1 küçük boy havuç,</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">patates (rendelenmiş) ve zeytinyağı eklenerek pişirilir.</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><b>Mercimek çorbası</b> - 8. Aydan İtibaren</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 yemek kaşığı mercimek</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1/2 havuç</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1/2 patates</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 yemek kaşığı sıvı yağ</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">1 su bardağı su</span></div><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Bir tencereye 1 su bardağı su, 1 yemek kaşığı mercimek konur ve havuç ile patates rendelenerek ilave</span></div></div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;">edilir. 1 yemek kaşığı sıvı yağ konularak pişirilir. Tel süzgeçten geçirilir.</span><span style="color: #222222;"> </span></span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><div><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Bebek 7 aylık olduktan sonra bu karışıma 1 köfte kadar (30gr) 2 kere çekilmiş yağsız, sinirsiz kıyma ekleyebilirsiniz. Tavuklar çok hormonlu oluyor diye biz pek tavuk vermedik Aze'ye. Bir iki kere organik tavuk aldık. ama hala pek veriyor sayılmayız.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Ezme işini iyi yaparsanız pütürler boğzaında kalmaz. Başlangıçta öğürebilir. Korkmayın, boğazlarında kalmıyor, öyle öyle öğreniyorlar, korkup blenderdan geçirirseniz çok zorlanırsınız. 2.5 yaşına gelip de hala her şeyi blenderdan geçirilen çok çocuk var. </span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Meyveye elma ile başlamak öneriliyor genelde. Armut da ilk meyvelerden. Şeftali, muz da hafif meyveler. Ama kabızlığa meyli olan bebeklere çok olgun muz dışında muz vermeseniz iyi olur. Narenciye grubu ise asidik olduğundan 9. aydan önce vermeseniz iyi olur.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Turp, şalgam, bakla, patlıcan, ıspanak 1 yaştan önce verilmesi önerilmeyen sebzeler. Hepsinin farklı negatif etkisi varmış. Karnıbahar ve nohut, kuru fasulye gibi yiyecekleri de çok gaz yaptığı için vermeseniz iyi olur.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Böyle minicik tencereler var, bir kase yemek anca alıyor. mümkünse onlarda ve az suyla yapın ki yemeklerin değeri düşmesin. </span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Kahvaltıyı bulamaç verdik başlangıçta. Yağsız peyniri bir gece önce suya koyduk ki tuzu gitsin. Sabah, yarım kibrit kadar peyniri, bir çay kaşığı keçi boynuzu-harnup pekmezini, yumurtanın (Başlangıçta 8/1i kadar) sarısını, minik minik böldüğünüz yarım dilim tam buğday ekmeği içini ezin, 30-40 cc anne sütü ya da formül mama ile iyice karıştırıp bulamaç hale getirin. 8. ay başında bu karışıma yarım ceviz ezip ekleyebilirsiniz. 9. ayda tam ceviz ve bir çay kaşığı tereyağı eklenebilir. Ben şimdilerde süt ya da mama yerine ıhlamur-kuru erik-kuru üzüm-kayısı kaynatıp onu ekliyorum, kış için çok işlevsel oluyor.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Bal, tuz, şeker 1 yaşına kadar yok. </span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Yumurta sakın hepsini birden vermeyin. Alerji riski çok yüksek. O yüzden ilk bşata mutlaka 8/1 kadarını verip gözlemlemek lazım.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">En az beş dakika kaynatın. Beyazı 1 yaşa kadar yok. Sarısını da önce 8/1ini verin 3-4 gün sonra 4/1 3-4 gün sonra yarısını bi 3-4 gün sonra ise tam sarı verin. 1 yaşa kadar böyle, 1 yaştan sonra beyazı da var. Zaten o zaman bulamaçtan normal kahvaltıya geçmiş olmak lazım.</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Biz kabızlık durumunda direk z.yağı verdik doktor önerisiyle. Bir çay kaşığı içirdik. Kayısı kompostosu da verebilirsiniz.</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Tahıllı mama bence çok şart değil. onun yerine pirinç unundan muhallebi de yapabilirsiniz.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Tropikal sebze ve meyveler bebeklere ağır kaçabiliyor. O yüzden 1 yaştan önce denememekte fayda var.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">- Bebeğinize ilk verdiğiniz yiyeceği aç karnına verin. Sevmediği yiyecekleri de 1-2 hafta sonra tekrar deneyin. </span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Bir de hakkaten bebeği dinlemek gerekiyor, bebek bir şeyi şiddetle reddediyorsa belki alerjisi olduğundan olabiliyor, ne bileyim o an verdiğin şey bayat ve kokuyor olabilir ama sen ben anlamıyor olabiliriz... Bu bebeler manyak olabiliyor hissedebiliyor :)) O yüzden ısrar etmemek gerekiyor. aslında hiçbir an yemek için ısrar etmemek gerekiyor. Yoksa bebek tepki duyabiliyor. Biz Aze ne zaman yok dese durduk . Kısa aralıklarla teklif ettik, birini yemezse başka bir şey denedik, onu da istemezse tekrar diğeri... acıkınca mecbur yedi. Şimdi maşallah en ufak yeme sorunumuz yok. Darısı tüm bebelerin başına. </span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0.917969); color: #222222;"><br />
</div>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-14858499356999666342011-12-16T07:48:00.000+02:002011-12-16T07:48:29.453+02:00Tıngır MıngırSaat 07:24 . Aze Çınar uyuyor. Savaş uyuyor. Annem bizde o da uyuyor. İş yok. Yani en erken saat 10.00'da sevgili Erdal'la kızımın adaşının babasıyla bir çekimimiz var. Peki bu saatte ne işim var ayakta? Cevap: Vücuduım delirdi.<br />
Kendisini son zamanlarda biraz hor kullanıyorum. Televizyonculuğun yoruculuğu, düzensiz saatleri yetmezmiş gibi ikinci bir televizyon işine kalkıştım. Üstelik tam da eski işimin ekibini ve saatlerini ayarlamışken. Bir düzene girmişken.İkinci iş Aze'yi de, beni de, Savaş'ı da çok etkilemeyecek diye düşünmüştük. Geceleri bir tv programının 1 bölümüne metin (ortalama 3-4 saat) yazacaktım. Aze zaten geceleri uyuyordu. Savaş'la da bir yandan sohbetimi de ederdim, gerekirse dizimi bile izlerdim. Fakat ulusal medyanın söylediği gibi işleyeceğine boşuna güvenmişim. Bir gecede 2 metin istemeler, "sabah 8'e çok acil"lerden sebep saat 06.00'da kalkmalar ki bi gece önce 02.00'de yatmışken... Daha o günün uykusunu uyayamadan, o gece iş yapmamanız konuşulmuşken İKİ iş daha istemeler bünyemi biraz delirtti. Sabahın köründe kalkmalar, reglin 20 gün gecikmesi, boğaz acısından konuşamamak, göz acısı... Tüm bunlara rağmen istifa etmeyecektim de başından beri hem Savaş hem annem hiç sıcak bakmadı bu işe. Halihazırda aldığım maaşın iki katını veriyor olmalarına rağmen hem de.<br />
<br />
Bunları niye anlatıyorum? Çünkü dün gece Twitter'da da yazdığım gibi ben istifa etmeyi sevmiyorum. Bunun yerine kovulmayı 10 kat daha tercih ederim. İstifayı sık yapıyorum. Fakat bu bana kendimi kötü hissettiriyor. Zor olandan kaçıyormuşum gibi geliyor. Somut durumun somut tahlili çok açık: İnsanlar kimi şeyleri kabul edemez. Bu kimi zaman fiziksel sebepli olur kimi zaman manevi sebepli. Ama işte çok istifadan sebep artık içim rahat etmiyor. Size anlatırken kendimi bir kez daha ikna etmeye çalışıyorum.<br />
<br />
Bugün gidip konuşacağım 2. yerle. "Böyle olmuyor." diyeceğim. Bir bakarsınız ikna ederler beni ve yine haftalarca görüşmeyiz ya da tam tersi bünye artık uyumayı reddettiği için abuk saatlerde daha sık yazmaya başlarım.<br />
<br />
Yalnız şunu bir kez daha anladım ki para ile kurulan her ilişki baş ağrıtıyor.<br />
Saat 07:42 Gidip Aze Çınar'ı mı uyandırıp sevsem acaba.Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-16114735560415624922011-12-12T22:51:00.001+02:002011-12-12T22:52:28.562+02:00Blog ÖdülleriYa o kadar yoğun çalışıyorum ki içim gidiyor bloga yazmaya ama bir türlü zaman bulamıyorum. Şimdi Twitter'da gördüm,<a href="https://blogodulleri.com/" target="_blank"> Turkcell Blog Ödülleri 2011</a>'de ilk ona kalmışım. Diğer tüm arkadaşlar da çok sevdiğim arkadaşlar. Yani her halukarda hep bir kazandık nezdimde.<br />
Ne kadar mutlu oldum anlatamam. <br />
Jüri oylaması da 5 Ocak'ta açıklanıyormuş.<br />
<br />
Oy veren, destekleyen herkese çok teşekkür ederim.Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-49969171999301075862011-11-24T20:51:00.001+02:002011-11-24T21:06:45.076+02:00Turkcell Blog Ödülleri 2011Daha önce bir kaç kez cürmüme bakayım diye bir iki blog ödülüne adaylığını koymuştum blogun. Bu sefer ise öylesine değil de gerçekten yarışan olarak katılmak istedim. Turkcell Blog Ödüllerinde Aile kategorisinde aday oldum. Ve fakat bu seferki yarışmanın oy verme süreci ömür törpüsü çıktı, bir sürü insan oy verdiğini sanarken aslında vermedi. Kayıt istendi, tel. no istendi. Facebook hesabıyla giriş yapıldığında kayıt istemiyor aslında. Sadece cep telefonuna gelen onay kodunu soruyor. Ona da "Niye telefon numaramı vereyim kardeşim?" diyecek olanlara "Eyvallah abi" deyip susarım neydeyim.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="164" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8u4gDpWMbKKt3YMUyAXNCDVWo8KUz9_HybdzVkdiZHQS-BhVacwskhflqYxIVmi5OP_ixzG7wD9JAIvxpW5YN_HEiD6x0ZFRT7Lvc4eOyC_DPv8bRqhvqYVYu5WwcLsYB13lY-O9NCGY/s320/BlogOdulleri-500x257.png" width="320" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
En önemli sebebim blogun daha da tanınmasını sağlamak, dolayısıyla bu yazıyı da bulunduğunuz sosyal medyada paylaşırsanız ayrıca sevinirim.<br />
<br />
Tüm zahmete rağmen oy vermek isteyen olursa, bloguma <a href="https://www.blogodulleri.com/Ara/312">https://www.blogodulleri.com/Ara/312</a> adresinden ulaşabilirler. Oy ver dedikten telefon numarası verip, sonra da telefona gelen onay kodunun yazılmasıyla son bulan kayıt süreci bitmeden verilen oy saylanmıyor onu söyleyeyim. Okuyan, eden, beğenen, oy veren, veremeyen herkese şimdiden çok teşekkürler. Kazanmak değil katılmak önemliydi ühühühühü.Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-39518634980168502192011-11-20T18:25:00.002+02:002011-11-20T18:47:00.916+02:00Aze Çınar ne alemde?<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yine epey ara verdim yazmaya. Bu sefer güzel bir sebebim var. Tam istediğim gibi bir iş buldum. Mutlu mesut çalışıyorum. İş saatleri biraz bana bağlı. Yetiştirilmesi gereken işler olduğunda bazen sabahlamak gerekebilecekken bazense işe öğlen gideceğim. İşi seviyorum, yerini seviyorum. Keyifler bu anlamda iyi anlayacağınız. Şu ara bir çok şeye vakit ayıramadım ama. Emzirme reformu ile ilgili yapmam gereken işler vardı yapamadım. Sevgili <a href="http://www.ikiperimasali.blogspot.com/" target="_blank">Peri</a> sağolsun benim işimi yaparak üzüntümü azalttı. Onun dışında iş öncesinde neredeyse her gün görüştüğüm arkadaşlarımla görüşmelerimiz azaldı. Bir kaç gün sabah 4'te geldim eve, Neredeyse anne baba blogger toplantısına da gidemeyecektim ki işle eğlenceyi birleştirip, daha sonra gündemde olan bloggerlarla röportajı organize ederek buluşmaya gidebildim :)) Kızımı bu hafta çok az gördüğümden, hem Bebek'teki buluşmaya hem diğer yerlere getirdi babası. Bu arada hem şahane ikramları vesüt hediyeleri için hem güler yüzleri için, üstüne üstlük çekim yapmamız için tüm kolaylıkları gösterdikleri için L'era Fresca'ya da ayrıca teşekkür ederiz. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Akşam da babanneye gittik bir tam günü beraber geçirmiş olduk doya doya. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8ieM_txVVh3DC_9R50moNzzlWRSBKB6H2cMTCB5NVAWJRD2RKcbDkpwElnHFUIdKxUXhP8hifHn4-U638vUM3BME9l50VSEgiTt7w5jFMNexBh1fSeiWwkd6kApE9I4MgGm3HyLhXxVk/s1600/100_8730.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8ieM_txVVh3DC_9R50moNzzlWRSBKB6H2cMTCB5NVAWJRD2RKcbDkpwElnHFUIdKxUXhP8hifHn4-U638vUM3BME9l50VSEgiTt7w5jFMNexBh1fSeiWwkd6kApE9I4MgGm3HyLhXxVk/s320/100_8730.JPG" width="240" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Son görüştüğümüzden beri Maya'mızın doğumgünü oldu. Mayakuş doomgünüsünde pek hastaydı, hiç eğlenemedi. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoFdFl7kKMXXsxp6z5pabnSltxVQmaNarmc_cb7GlovZrrT0puIzwohZD_zOG5EMRUtIhyphenhyphen3JCehWiL8AVX3MDfI8YuG2vu7OUcGRkml3VKiG5CLHZTXORR_fTcRYOHl9_Agf9Z-MH8hD4/s1600/141.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoFdFl7kKMXXsxp6z5pabnSltxVQmaNarmc_cb7GlovZrrT0puIzwohZD_zOG5EMRUtIhyphenhyphen3JCehWiL8AVX3MDfI8YuG2vu7OUcGRkml3VKiG5CLHZTXORR_fTcRYOHl9_Agf9Z-MH8hD4/s320/141.JPG" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bayadır Aze'nin gelişimi ile ilgili de yazmıyordum. Aze'nin boyu uzuyor fekat kilosu 12 civarı sabitlendi. İyice ince bir kız oldu. Öndeki göbeği saymıyoruz. Neredeyse her söyleneni anlıyor, yapıyor. İstediğimiz şeyleri getiriyor, götürüyor. İsimlerini söyleyip şunu götür dediğimiz kişiye götürüyor. Herkesi tanıyor yani. Derdini anlatıyor iyiden iyiye. Söylenen hemen her şeyi taklitle tekrar ediyor. Anlamını bilerek söyledikleri ise aklıma geldiğince şöyle: </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Su : Şu</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Onu: Onnuu</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Mama</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Balon: Buluun</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Maymun: Mamuun</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Ada</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Maya</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Mumu: Mommoo</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Gel: Gel</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Git: git</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Aç</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Anne</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Baba</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Derya</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Savaş: Şaaş</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Dede</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Dayı: Dayi </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Hala: Haya</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Köpek: how how</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kedi: Miaaağw </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kuş: Gak </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Üzüm: üjüm</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Burun: Buyun</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Göz</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kulak: kukku</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Gökay: goygoy</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Zeynel: Zeyzi</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Zeytin: zetti</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Alo: Ayo (Herşeyi ama her şeyi telefon olarak kullanabiliyor. Kibriti de, kalemi de, anahtarı da kulağına götürüp "Ayoooo" diyor) (Aynı şekilde çatal, düdük, kalem, cezve sapı her şeyi ağzına sokup flüt muamelesi yapıyor elleriyle.) </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Müzik: Nanana (Şirinlerin şarkısının ilk üç notasını doğru söylüyor. Çalan müziği tanıyınca içinden kelimeler söylüyor. Mesela Ali, mesela denni:deniz)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Uyku: Eeee eee (bebeklerini uyutmaya çalışıyor eee eee diyerek. Bir de pış pışlıyor. Geçen gün birini ayağına koymuş sallıyordu. Ki biz onu hiç ayakta sallamadık. Ayakta sallanan bir çocuk da hiç görmedi.) </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitap: Kipa (Alıyor okuyor, okutuyor, kendi kendine bir şeyler sallıyor okuyormuş gibi) </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Benim: Mennim</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Merhaba: Memaaa (elini uzatıp uzatılan eli sıkıp sallıyor) </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Makina: Maanna</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Dıgıdık dıgıdık</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">At</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Top: gol</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">bitttiiiii</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Neden: dedeeen</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9Q51n3iIbTrE9lGS3ZjemKkx86AxB74ADk9XjwNi9E2xYxuLyVfYiLJrqhgr7MPpQuBF-FeELjC-UYDrgvqMU9Lcrl2NDpbg3-uU_XVUJsWTbfMyanv2m15dzmk71R3tbKUzz137B4g0/s1600/100_8756.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9Q51n3iIbTrE9lGS3ZjemKkx86AxB74ADk9XjwNi9E2xYxuLyVfYiLJrqhgr7MPpQuBF-FeELjC-UYDrgvqMU9Lcrl2NDpbg3-uU_XVUJsWTbfMyanv2m15dzmk71R3tbKUzz137B4g0/s320/100_8756.JPG" width="240" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Halay çekiyor, tey tey diyor. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Acıkınca, mama sandalyesine götürüyor bizi, "Haydi mutfağa götürüp beni doyurun" mesajı veriyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Öpüyor, bay bay yapıyor, eliyle öpücük gönderiyor. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Sarılıyor, beni özleyince babasına telefonu götürüp aramasını istiyor. Müzik isteyince de telefonu uzatıyor. Dans etmeye bayılıyor. Uykusu gelince salonun kapısına gidip el sallıyor. </div><div style="text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKv_TS2MBg3NpOhhti7mSP1-1rgqbi45Z0ebXJXqTVnLgkGv32L0v0n6dr_sPrNVxabh8EzIqNgEMhzbx7nLTw4Hv6s4f14ZjssyzVpLFmqGkQSJIsa8lfRKCtCkeBLzO_dzV9t9DM7BE/s1600/100_8778.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKv_TS2MBg3NpOhhti7mSP1-1rgqbi45Z0ebXJXqTVnLgkGv32L0v0n6dr_sPrNVxabh8EzIqNgEMhzbx7nLTw4Hv6s4f14ZjssyzVpLFmqGkQSJIsa8lfRKCtCkeBLzO_dzV9t9DM7BE/s320/100_8778.JPG" width="240" /></a></div><div style="text-align: left;"><br />
</div><div style="text-align: left;">Uykusunu teke düşürdü bu ay. Akşam 20.30 civarı uyuyor. Sabah 08.30 civarı kalkıyor. Saat 13.00 gibi uyuyup 2 saat sonra kalkıyor. Her gün çorbasını, ev yoğurdunu, etini, ortalama 250 cc formül mamasını, meyvesini, pekmez, yumurta, ıhlamur, ceviz, tereyağ, zeytin, buğday ekmeği, peynirden oluşan kahvaltısını yapmaya devam ediyor. </div><div style="text-align: left;"><br />
</div><div style="text-align: left;">İnanılmaz eğlenceli bir insan oldu. Kendi kendine oynamasını da bildiği için ortada takılıyor, bize dinlenme fırsatı da tanıyor bolca. Zaman zaman inat, sinir, ağlama krizleri de yaşanmıyor değil. Fekat hala 2 yaş krizi düzeyine gelmediği için çabuk atlatıyoruz. </div><div style="text-align: left;"><br />
</div><div style="text-align: left;">Böyle işte. Aze Çınar Büyüyor. </div>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-36701951987379236602011-11-20T15:55:00.001+02:002011-11-22T22:08:24.238+02:00Hayat Akıyor DostumŞu mutluluk denen şeyin tanımlı, net bir şey olmaması tüm insanlık için büyük bir kayıp bence. Aslında komple hayatın tarifli, aşamalı, net bir halde olmaması da öyle. Oyunlar gibi levelli olsaydı, levelleri bitirip bir sonraki aşamaya geçseydik ya da geçemeyip "tüh yeni baştan, şuraya dikkat etmeliyim" diyebilseydik, en önemlisi "135. Levelde bitecek oyun, hayde bakalım hayatımızın amacı 135. levele kadar mümkün olduğunca çok puan kazanmak" gibi bir bilgiye sahip olsaydık... İnanın bana hayat çok daha kolay ve çok daha mutlu olurdu. Bunca bilinmeyenli, kaotik, çelişkili ve kimi zaman olabildiğince anlamsızlık çok can sıkıcı.<br />
<br />
Tanımlı olmayınca şeyler, ne kadar haz verdiğini geçtikten sonra anlayabiliyor insan. Yarın bir hastalık, bir ayrılık, bir acı, bir sevgi bitmesi ile karşılaştığında dün ne kadar mutlu olduğunu fark ediyor. Kimi zamansa sorunsuz, mutlu bir hayat sıkıcı ve anlamsızlaşabiliyor somut bir hedef olmayınca.<br />
<br />
Tüm bu bahsettiğim tanımsızlığın benim için en büyük handikapıysa öncelikler belirleyemiyor olmak. Yorulmadan, kasılmadan, minimum acı ve zorlukla hayatı tamamlamaksa amaç oh pek şahane başarıyorum bunu gerçekten. İnsana, özellikle ben gibi yeni nesil "çocuklarım çok başarılı olacak" ana babalarının evlatlarında çoklukla gözüken, "Üretmeliyim, yaratmalıyım, yazmalı, çizmeli, şarkı söylemeli, sanat tarihine bu iş nasıl yapılır göstermeliyim" zihniyetini ne yapmalıyım bunu bilemiyorum mesela.<br />
<br />
Çok yazasım var. Yazasım var derken yazma potansiyelim, okunma potansiyelim ve bunlar birleşse ne güzel olur hissiyatım var. Girişimlerim var. Bir tanesi Derya normlarına göre epey ilerledi bile. Kendimce bu yazma işleminin toplumsal faydalarına bile inandım. Fakat gel gör ki "Ne manası var?" sorusundan asla kurtulamıyorum. Bazen bir cafede, önümde laptop birbirimize bakarken, bazen şu an olduğu gibi Savaş yazayım diye Aze'yi dışarıda gezdirirken, bir yandan yazacaklarımı otomatik tık tık yazarken diğer yandan da "Neden?" diye düşünüyorum. Neden yapmaya çalışıyorum bunu? Kişisel tatmin mi? Para kazanmanın bir yolu mu? "Çünkü yapabiliyorum" mu?<br />
<br />
Aze Çınar'ım, gülüm dalım iyice büyüdü. Yani anne babaya kökten bağımlılık kısmı neredeyse bitti. Dolayısıyla 14-5 aydır süren ulvi misyon yürütücülüğü işi sona erdi. Ben karışmasam da kendi kendine yaşayabilir artık. Üstüne üstlük bir iş buldum. Üstelik hani bana deselerdi ki "Otur yaz nasıl bir iş istiyorsun, içeriği ne olsun, koşulları ne olsun, tanımı ne olsun, maaşı ne olsun, adresi ne olsun" oturup şu an bulduğum işin detaylarını yazardım aynen. O derece müthiş gelişti süreç. Çat çat çat oldu her şey. Yani 2 yıllık "<i>çocuk üreticiliği ve geliştiriciliği</i>" işimden emekli olup görevimi Savaş'a devrettim afili bir törenle. Yani şu an milyonlarca insanın hayal edeceği-ettiği, dilediği bir hayat döneminden geçiyorum. Çok iyi, mutlu olduğum bir işim var, başımızı sokacak bir evim, sağlıklı, neşeli, zeki, çok eğlenceli bir kızım var. İşten sebep yakın zamanda maddi olarak da rahata çıkacağız. Yanisi somut olarak hiç dert yok şu aralar ortalıkta.<br />
<br />
Ve fakat insan evladının doğası sanırım bu, anlamsal kıllıklar yaratmaya başladı zihnim. Hayatta olanlar, olması yakınlar değil olmayanlar ve olup olmamasının faydalarının bilinmediği durumlar kaplamaya başladı zihnimi. Önümde eşim, dostum, yakınım, uzağım, sadece tanıdığım, gördüğüm, duyduğum, okuduğum hayatlar var. Bunların kısmı eğlenceli kimi gerekli kimi naif kimi afili kimi şık kimi kuul kimi uzak durulası kimi irrite edici kimi zorlayıcı görünüyor durduğum yerden. Fakat esas soru şu ki bu görünenlerin benle ilişkisi ne? Yani benim istediğim hayat bunlardan hangilerinden oluşuyor.<br />
<br />
Tüm bunları düşünürken şunu farkettim sevgili okur, ben neredeyse hiçbir şekilde kendime detaylı ömür hayali kurmamışım, üzerinde düşünüp adımlar atmamışım. Üniversite seçerken, giderken, bitirdiğimde, sonrasında toplumsal bir hayal ile yetinip kendiminkini akışına bırakmışım ne yana giderse o yana kabulümsün diyerek. Ama şimdi Aze'nin varlığı ile "normalize" olan ve düzenlileşen hayatımın kişisel talebini düşündüğümde boşluğa düşme bulantısı yaşıyorum. Durum şu ki: Ne istediğimi kesinlikle bilmiyorum.<br />
<br />
Ne istemediklerimi gayet iyi biliyorum. Ömrümün her aşamasında olduğu gibi. Hayatının merkezinde kendisi, eşi ve çocukları olan, afili anne/iş kadınlarından olmayı istemediğimi biliyorum mesela. Çalışmayı sevmediğim bir alanda çalışmayacağımı bildiğim gibi. Derdim "Bakın nasıl da şahane bir insanım, ne kadar ilkeliyim, ulviyim" demek olmadığından daha onlarca böyle şeyi saymayacağım. Demeye çalıştığım şu ki, ne istemediğini bilip, ne istediğini bilmemek hiçbir halt bilmemekle eş değer aslında.<br />
<br />
İşte bu yüzden yazının en başında yazdığım şeyler olsaydı keşke hayatta. Neyi niye yapacağımız, amaçlarımız belli olsaydı keşke. Oyunun ne olduğunu, oyun sahnelerini yine biz seçseydik tamam ama somut bir amaç ve yol olsaydı be arkadaş.<br />
<br />
Önümde çok acayip bir süreç var. 32 yaşında kazık kadar olmuşken bu hayatı niye yaşadığımı, kişisel olarak ne beklediğimi ne istediğimi düşünmem gerekecek. Yıllar boyu kişisel olarak tek derdim borç harç olmadan yaşamak iken bunu hallettiğim anda anca farkettim mevzunun sadece bu olmadığını. Ve sıkılıyorum. Yani bunu düşünmem, karar vermem ve hareket etmem gerektiği için sıkılıyorum. Buna nasıl karar verilir bilmiyorum. Düşünmek enerjimi alıyor, enerjim azaldıkça hiç düşünemiyorum. Belki kitap yazmam, müzikle ilgilenmem, iyi bir blog yazarı olmam, x'lerle görüşmem, y'lerde gezmekten hoşlanmam falan gerekmiyordur. Ya da ön yargılı olduğum kişiler ya da yerlerdir esas keyif alarak olmak istediklerim. Belki sadece budur işte hayat, ailemle sorunsuz bir ömür geçirmek. Bilimsel bir icat yapmam gerek yoktur. Bu denli basittir.<br />
<br />
Ezberleri bozmak, öğretilenleri sorgulamak gerektiğinin farkına varalı epey olmuştu. Ama bunu yaparken kişi olarak "olmalı" üzerinden davranıp ne istediğimi hiç düşünmediğimi farketmem yeni oldu. Ki bu da boş iş. Kaç level sonra bitecek bu oyun biri bana onun bilgisini verse??Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-15601034706361779912011-11-04T23:01:00.003+02:002011-11-04T23:05:25.811+02:00E.A.S.Y Bebeğe rutin gerek!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-eaF94Rjhgxg/TMNW9c8FIlI/AAAAAAAABtA/702tTCtcKxU/s1600/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+7-8.hafta+027.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a><a href="http://3.bp.blogspot.com/-eaF94Rjhgxg/TMNW9c8FIlI/AAAAAAAABtA/702tTCtcKxU/s1600/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+7-8.hafta+027.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://3.bp.blogspot.com/-eaF94Rjhgxg/TMNW9c8FIlI/AAAAAAAABtA/702tTCtcKxU/s200/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+7-8.hafta+027.jpg" width="200" /></a></div>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Aylardır aylardır Tracy Hogg'un E.A.S.Y yönteminden anladığımı, nasıl </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">yaşadığımızı anlatacağım kısmet bugüneymiş. Takip edenler bilir Aze Çınar şahane bir bebeklik geçirdi. Yapısal, genetik, şans faktörlerini bilmem. Yüzde kaç onu da bilmem, ama illa bir faydası olduğuna eminim Tracy Hogg'un ve onun yöntemlerinin. Tam hakim olmak için lütfen kitaplarını okuyun, ben sadece fikir sahibi olup, ilginizi çekerse daha yakından bakın diye anladığım kadarını yazmak istedim. </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-7Pw25kY6YkQ/TMNW-vZO4EI/AAAAAAAABtA/R399lwxm7wo/s1600/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+7-8.hafta+039.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://2.bp.blogspot.com/-7Pw25kY6YkQ/TMNW-vZO4EI/AAAAAAAABtA/R399lwxm7wo/s200/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+7-8.hafta+039.jpg" width="200" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Tracy Ablaya göre, bebekler için en önemli şey rutin. Bebekler her ne kadar düzen bozucu, kaos yaratıcı görünseler de aslında bir düzenleri olsun istiyorlar. Ve hatta bunu ısrarla istiyorlar. Tracy Hogg da belli bir rutinde bu düzeni sağlarsanız hem bebek gelecek şeyi bilir ve bu onu rahat, güvende hissettirir, hem anne baba için yemek miydi? alt değiştirme miydi? uyku muydu? kafalar karışmadan düzen sağlanır ve bebek az zaman için bile olsa gözden kaçırılmış olmaz. Bu benim gibi dikkatsiz bakar kör insanlar için ekstra artı bir güzellik. Olanı tahmin etmeye gerek kalmadan saatle çözüyorsun her sıkıntıyı. Fakat bundan formüle bir ezber anlamı çıkarmayın. Tracy'nin en vurguladığı şeylerden biri de "Bebeğinizi tanıyın, gözlemleyin ve rutini ona göre kurun." </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-69RHGfzamfQ/TMNWeXzld0I/AAAAAAAABtA/snxOv7-441Y/s1600/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+do%25C4%259Fum+334.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-69RHGfzamfQ/TMNWeXzld0I/AAAAAAAABtA/snxOv7-441Y/s200/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+do%25C4%259Fum+334.jpg" width="150" /></a><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"> Bu düzen bizim anladığımız netlikte olmayabilir. Kendi içinde tutarlı olsun yeter. Mesela Aze'nin düzeni saat saat değildi. Sabah kalktığı saate saat eklenmesiyle oluşuyordu. Yani Saat 7 kahvaltı, 11 Uyku gibi değildi. Aze uyandı + 3 saat sonra uyku + 2 saat sonra yemek şeklindeydi. Hogg'un dediği gibi sabah belli saatte uyandırmıyorduk Aze'yi. Ya da "Uyuması lazım şu saatte" deyip evde kalmıyorduk. Uyuması gereken saatte, dışarıda arabasında uyutuyorduk. Tracy abla mesela rutini olsun diye akşam uykusundan önce, banyo, bebe yağıyla masaj, pijama giydirimi, müzik falan önerir ama biz onu da yapmadık. Aze öyle masaj, yağ falan sevmedi hiç. Yani öyle çok katı bir düzen değil kastettiği. Bebeğinizle birlikte oluşturacağınız bir düzen.</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">E.A.S.Y kısmına gelemedim bir türlü. </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Eat (Yemek)</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Activity (Aktivite)</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Sleep (Uyku) </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Your Time (Sizin -annenin- zamanı) </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-JmNtWhd8a3o/TMNXV_RiH4I/AAAAAAAABtA/5U9rXG-Xv5I/s1600/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+2.+hafta+099.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://2.bp.blogspot.com/-JmNtWhd8a3o/TMNXV_RiH4I/AAAAAAAABtA/5U9rXG-Xv5I/s200/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+2.+hafta+099.jpg" width="200" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Bu rutine göre (Yeni doğan) Bebek uyanır ve yemek yer öncelikle. (Yaklaşık 30 dakika) {Bebeği emzirerek, yedirerek uyutmak kesinlikle önerilmez. Bu davranış, bebeğin yemekle uykuyu bağdaştırmasına, geceleri uyanan bebeğin yemeden uykuya geçmemesine sebep olur.}</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Yemeğin ardından altını değiştirip, bebekle oynarsınız. (Yaklaşık 1 saat) </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Bebek uyur (Yaklaşık 1.30 saat) ve sizin zamanınız başlar. Bu döngü gece uykusuna kadar devam eder.</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Bu döngüde demin de dediğim gibi </span><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-x6-AZ1reVR0/TMNT9WmzGiI/AAAAAAAABtA/YLQky3a540c/s1600/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+do%25C4%259Fum+280.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://2.bp.blogspot.com/-x6-AZ1reVR0/TMNT9WmzGiI/AAAAAAAABtA/YLQky3a540c/s200/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+do%25C4%259Fum+280.jpg" width="200" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">robot usulü zamanı geldi diye davranmak değil, rutini izlerken bebeği sürekli izleyip, onun işaretlerine göre tavır almak gerekir. Üstte bahsettiğim örnek ilk üç ay zamanlamasına uygun mesela. Zaman ilerledikçe bebek Aktivite zamanını genişletmek ister. Toplam 3 saat süren rutin önce 4'e sonra 5'e çıkar. Ve bunu siz değil bebek belirler. Yeter ki siz takip edin. Hani hep diyoruz ya tüm bebekler farklı diye... Aze'nin 4 saatlik rutine geçmek istediği yaşıyla aynı ayda olan bebeninki aynı olmadı, yine aynı şekilde 9 aylık bebelerin bazıları gündüz uykularını teke indirirken Aze Çınar 15 aylıkken daha yeni teke düşürmeye karar verdi. Ve bebeğimizin rutinini, genel alışkanlıklarını iyi bilen ve onu iyi tanıyan biz, bir değişiklik olduğunu, bir şeyler talep ettiğini hemen farkettik. O gelecek olanı bildiğinden rahat oldu hep. Değişiklik talep ettiğinde hemen anlaşıldığından hiç huzursuzlanmadı. Mız mız olmadı. Biz de rutin sayesinde çok sürprizle karşılaşmadığımızdan çok daha gerçekçi gözlemler yapabildik. Rutini olan bebek oyun oynarken huzursuzlandığında uykusu geldiğini tahmin etmek zor olmaz. Yeni uyanmış bebek panik gözüküyorsa çok acıktığını bilmek dünyanın en kolay işidir... Bebeğinizi rutinlere alıştırabilirseniz, uykuda da yemekde de, sokakta yaşamda da sorun çıkarmayan bir bebeğe sahip olursunuz. Sonuç: Mutlu anne baba, mutlu çocuk...</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-QtTIav8wrLI/TMNYQtu4ouI/AAAAAAAABtA/J0UkUEXsC3w/s1600/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+3.+hafta-sibel+011.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="133" src="http://4.bp.blogspot.com/-QtTIav8wrLI/TMNYQtu4ouI/AAAAAAAABtA/J0UkUEXsC3w/s200/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+3.+hafta-sibel+011.jpg" width="200" /></a></div>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Tabii ki bebekler birbirinden farklıdır ve tabii ki hepsine aynı yaklaşım sökmez, hepsi farklı tepki verir yaklaşımlarınıza. Ama Tracy buna dair de bebekleri </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">- Melek</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">- Kitap</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">- Hareketli</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">- Nazlı</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">- Huysuz </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">olarak 5 kategoriye ayırır ve her birine rutin uygularken farklı yöntemler önerir. Açık söyleyeyim Aze melek bebek olduğundan, melek bebeğe de anne babanın sadece yeni bir şey denemesi yettiğinden, diğer bebek türlerine ne yapmak gerekir hiç bakmadım. Ama genel olarak rutin denen şeyi doğru oturtmak için not almak çok önemli. Aze'nin saat kaçta tuvaletini yaptığından, kaçta süt sağdığıma, kaç cc sağdığıma kadar bilumum detayları yazdığım defteri ölene kadar saklayacağım herhalde. Biraz sabır, biraz kararlılık da ayrıca gerek şart.</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-bshm_U_dGMo/TMNXSc-yAsI/AAAAAAAABtA/aBU04JCHbGw/s1600/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+2.+hafta+082.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://3.bp.blogspot.com/-bshm_U_dGMo/TMNXSc-yAsI/AAAAAAAABtA/aBU04JCHbGw/s200/%25C3%25A7%25C4%25B1nar+2.+hafta+082.jpg" width="200" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Bebek Bakım Sorunlarına Mucize Çözümler kitabını tüm anne-baba adaylarına ve yeni anne babalara öneririm. Bu kitapta rutin dışında, şurada anlattığım "<a href="http://baskahamile.blogspot.com/2011/01/bebegimde-uyku-duzeni.html">Yatır kaldır</a>" kendi kendine uyutma yöntemini, beslenme ve tuvalet alışkanlıklarıyla ilgili bilumum ipucunu bulabilirsiniz.</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Şimdilerde <span class="Apple-style-span" style="background-color: white;">Çocukluğa Geçiş Sorunlarına Mucize Çözümler okuyorum. Ondan da şahane ipuçları alıyorum. En kısa zamanda onu da yazacağım işşallah. </span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><br /></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Aze Çınar gibi güzel uyuyan, güzel yiyen, uyumlu çocuklarınız olsun dilerim.</span></span>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-61775487465127609722011-10-31T21:17:00.001+02:002011-10-31T21:18:00.907+02:00Hayat ilerliyorTam şu saatlerde ben doğmuşum 32 yıl önce (Bu satırı yazdığımda saat 16.00 idi). Dile kolay geliyor 32 deyince. Lise biteli 17, İlkokul biteli 23 yıl olmuş deyince ise dehşetengiz oluyor. Bundan 24 yıl önce Perincek'e aşıktım ben. Ya cinayet komiseri ya da başbakan olmak istiyordum. 26 yıl önce teyzemin gözlüğünü kırdığımda dünyanın en büyük kötülüğünü yaptığımı sanıp sabaha kadar hem ağlayıp hem de sabaha ölmüş olayım allahım diye dua etmiştim. Tek başıma ilk eyleme gidişim 2 Temmuz 95 idi, bundan 16 yıl önce. Üniversiteyi bitireli ve evleneli 8 yıl olmuş. Herkesin ilkokuldan vs kalan yıllardır arkadaşı var benim hiç yok diye üzülürken çat en iyi arkadaşım ile tanışalı 12 yıl olmuş. Velhasılıkelam yaşlanmışız beybi, ve işin kötü yanı yıllar geçer, beden çürürken, nesil hızla yetişkin hale gelirken sıklıkla sıklıkla farkediyorum ki zihin ve yürek taş çatlasın 23'te takılıp kalmış. Sorunlu bir şey bu, kulağa güzel geliyor olsa da. Öyle "içimdeki çocuk" klişesi falan da değil. Bildiğin adaptasyon sorunu. Yazmak için oturma sebebim bu değil. Gelmişken kendimi kutlayayım bari dedim, içimden "büyeyim lan artık" dileyeyim, kamuya karşı dilersem belki ses çok çıkar da tutar dua dedim.<br />
<br />
Diğer şeylere gelince, Van Depremi üzerinden 8 gün geçti ve hala çadır ulaşamayan yerler var. Hala ufacık gıda yardımı bile almayan yerler. Valilik depolarda bekletiyor yardımların çoğunu. Mazeretleri "Organize olup dağıtacaklar" 8 gün oldu. 8, Sekiz, Organize olmak için ne bekleniyor hala hepimizin kendince bir cevabı var sanırım bu soruya. Dış ülkelerden gelen yardımları "Önce bir kendi gücümüzü görelim diye reddettik" diyen bakanlar, "ooo sarayda yaşıyorsunuz valla" diyenler yardımları da kim bilir neden bekletiyorlar. Çocuklar aç, özürlü iki kızı olan aile, dah dün sakıncalı bir evin girişinde barınıyordu, kadınlar düşük yapıyordu ve daha neler... Öyle boktan bir dünyanın öyle boktan bir ülkesinde yaşıyoruz ki, insan nefes aldığına utanacak durumda. Yaşadığına, bebeğini sıcak tutabildiğine... Son söyleyeceğim; unutmayalım. Zaten unutturmaya çok niyetli var, unutmayalım oraları, elimizden geldiğince destek olmaya, destek oldurtmaya çabalayalım.<br />
<br />
Aile içine gelince, Aze Çınar 2 yaş krizini adım attı, anamızı ağlatmaya başladı. İnatlar, ağlama krizleri, uykusuzluktan ölürken uyumaya direnme, kıyameti kopartma, bizi dövmeye kalkma, resmen azarlama, ısırma... Hayır ne istediği belli olsa, yapalım diyeceğim, hanımefendi ne istediğini bilmiyor ki!! Bu yazıya 16.00 gibi başlayıp şu saati bulma sebebim arkadaşın uyku krizine girmesi. Tam 1.30 saat yat-kalk-ağlama krizine gir-anneyi döv döngüleri arasında kafayı yerken sıklıkla Kemal Sunal sahneleri gerçekleştirdik. Bebek ağlar arkadan baba ağlar... Arkasından üzülüp sarılıyor bana allahsız tosbağa, iki dakkaya yine kıyamet. En sonunda kucağımda uyudu dana :((<br />
Bunun dışında yataktan kendi inmeye başladı, söylenen her şeyi anlıyor. Arkadaşlarını tanıyor, isimlerini biliyor. Derdini anlatmaya başladı iyice. Bir sürü daha kelime eklendi dağarcığına. Daha demin "benim benim" diyerek dolaşıyordu.<br />
<br />
Dün Maya Bambamızın doğum günüydü. Kendisini resmen Aze Çınar'ın kardeşi bellediğimizden düğün sahibi heyecanıyla koştuk doğum gününe. Mayakuş hastaydı ve pek keyif alamadı eğlenceden. Biz onun yerine bolca eğlendik :)<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5BjaqLs5a8G20V5DIRkMKY31CDN-UQDbdW04bfVH3DDSFmx_NOs1UTDEjMin6RZ0amLRUrGyJhmXbl6CGVpQafPEQyLF_2hTlKr699BI5QsUaowqPaRl2mAyfkU79GtXaiPVTcQX8N2k/s1600/141.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5BjaqLs5a8G20V5DIRkMKY31CDN-UQDbdW04bfVH3DDSFmx_NOs1UTDEjMin6RZ0amLRUrGyJhmXbl6CGVpQafPEQyLF_2hTlKr699BI5QsUaowqPaRl2mAyfkU79GtXaiPVTcQX8N2k/s320/141.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Önceki gün ise benim doğum günümü yaptık. Herrrrrrrrşeyiyle büyük bir dönüşümün simgesiydi doğum günüm. Önceden Nevizadelerde bol alkoller ardından sabah kadar dans etmeli doğumgünlerinin ardından: "Evde yaparsak hem aklımızdaki herkesi çağıramayız, hem bir sürü iş olur, yoruluruz. Dışarıda alkollü ortamda yapsak amaaan o daha yorucu." deyip nerede yaptı doğumgünün?? Özsüt'te! ahahah Felaket rahat, felaket konforlu ve zorluksuzdu. Seneye bir huzurevi bahçesinden yapmayı planlıyorum :)))<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUVmCQcniNhahDmvNebmZrIoWLRTRiemmm9jTk0EQ-p4bcM5CP3P-H_lv3pNTO6QWiI-psk6jQkWge6_Dz1QV1C6pJyAEhH_9a_3Qii5xfHE0CjQtyvtsCCicyj8UFiN9p4h90WhPn_rY/s1600/316152_10150276203649159_584869158_6757087_109293015_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUVmCQcniNhahDmvNebmZrIoWLRTRiemmm9jTk0EQ-p4bcM5CP3P-H_lv3pNTO6QWiI-psk6jQkWge6_Dz1QV1C6pJyAEhH_9a_3Qii5xfHE0CjQtyvtsCCicyj8UFiN9p4h90WhPn_rY/s320/316152_10150276203649159_584869158_6757087_109293015_n.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<br />
Ve, böylesi bir duyurunun en uygun yeri sanırım sosyal medya. İş arıyorum sevgili Romalılar. Hamilelikten beri (evden ve geçici yaptığım işler dışında) süren işsizliğime artık bir son vermek istiyorum. En uzun süre yaptığım iş editörlük, metin yazarlığı ama internet içerik editörlüğü, medya planlama, reklam prodüksiyon, proje organizasyonu-koordinasyonu da yaptığım işler arasında. Fekat geldiğim noktada ne iş olsa yaparım abi sınırına da çok kalmadı. Konuyla ilgili iletişime geçmek isteyenler saryade@gmail.com adresinden ulaşabilirler. Sevgiler, saygılar.Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-85000212817688659402011-10-24T11:09:00.002+03:002011-10-24T11:09:19.667+03:00Bir gün Sizi de Vurur<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Hayır toplumsal mesaj falan vermeye çalışmayacağım. Duygu kısmından da bahsetmeyeceğim. İnsan olana, vicdanı olana çok söz söylemeye gerek yok: İnsanlar zor durumda, yardıma ihtiyaç var. Bu kadar basit. Yardım için yapabileceklerimizden, ulaşabileceklerimizden bahsedeceğim sadece. </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">- Öncelikle akıl sağlığını korumaya, beyinsiz, şuursuzların olabileceği yerlerden uzak kalmaya çalışın. </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">- Kadıköy, Beşiktaş, Şişli gibi bir çok belediye yardım topluyor. Bir kısmı gelip evden de alıyor. Belediyenizi arayabilirsiniz. </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">- Acil İhtiyaçlar: </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;"><br /></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></span><br />
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Battaniye</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">İçme suyu (Pet, Damacana), Meyve suyu</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Isıtıcı / Soba</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Çadır / Mat / Uyku tulumu</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">El feneri / Pil</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Katı gidalar (ekmek, kraker, kuruyemiş vb)</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Jenerator</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kalın, Kışlık temiz giyecek (termal don, kazak, pantolon, palto, hırka, kalın çorap, bere, eldiven, atkı);</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kışlık ayakkabı</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kışlık çocuk kıyafetleri ve çocuk ayakkabısı</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">İç çamaşırı (erkek, kadın, çocuk)</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kadın pedi</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bebek bezi</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bisküvi, çikolata gibi soğukta enerji verecek yüksek kalorili yiyecekler (Tahin pekmez veya tahin helvası gibi)</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kağıt havlu / tuvalet kağıdı / islak mendil / antiseptik el temizleme malzemeleri</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sağlık ve Ecza malzemeleri (sargi bezi, yara bandı, tenturdiyot, oksijenli su v.b.)</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Oyuncak</span></li>
<li style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Muzik Çalar / Radyo</span></li>
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">- Özellikle belirtmek isterim ki, göçük, enkaz haberlerini lütfen sosyal medyadan paylaşmak yerine Van Kriz Masası'nı arayın. Öteki türlü yaptığınızda haberi gören 5 kişi arasa haber vermek için bu en az 5 dakika telefonların meşgul edilmesi demek. Yapmayalım lütfen. </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">- Evsiz kalan aileleri sorun çözülene kadar evinizde misafir edebilirsiniz. </span><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; line-height: 19px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">0212 455 56 75 ve 0212 455 56 84 bu numarayı aradım, 1 dakikada kaydımı aldılar. </span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">- Mama, Hijyenik Ped, Bebek Bezi, Isıtıcı, Su vs, ihtiyaç olan ne varsa üreten firmaları arayıp, mail atıp Van'a yardım göndermeleri konusunda ısrar edebiliriz. </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">- Direk Van'dan birilerine ulaşmak için: </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;"></span></span><br />
<div style="margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">* Kriz Masasi Tel: 0-432-214-83-81</span></div>
<div style="margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">* Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tel: 0 432 217 76 00</span></div>
<div style="margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">* Ercis Sosyal Yardimlasma ve Dayanisma vakfi Tel: 0-432-351-59-06</span></div>
<div style="margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">* Enkaz Altinda Kalanlar Icin Yardim Tel: 0505 869 59 59</span></div>
<div style="margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">* Van Kadın Derneği Tel: 0432 214 45 87</span></div>
<div style="margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">- Diğer telefonlar: </span></div>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* İHD: 0 554 652 27 02 ve 0 539 582 71 41.</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* Şişli Belediyesi:<strong style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"> </strong>(0212 288 75 76) Mavi Masa ile yarın sabah bir yardım daha çıkaracak.</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* Pendik Belediyesi: 444 76 35</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* Ankara İL Afet ve Acil Yardım Müdürlüğü: 0 312 252 59 79 - 0 312 252 59 80</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Cebeci Kampüsü : 05385492601</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi: 05464477373</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
Sağlık Bilimleri Fakültesi. : 05434402636</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
Ziraat Fakültesi: 05464668213</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* ODTÜ: 05532238667</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* Hacettepe Üniversitesi: 05546684209</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* Gazi Üniversitesi: 05343247562</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* İzmir Bornova Belediyesi - 0 232 388 29 64</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* Best Van Tur:<strong style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"> </strong>444 00 65</div>
<div style="margin-top: 10px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">
* Van Gölü Turizm:<strong style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"> </strong>444 65 65 (EKN)</div>
</span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, Helvetica;"><br /></span>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-74042133290778332952011-10-20T12:30:00.001+03:002011-10-20T12:35:17.926+03:00Ölmek, Öldürmek ne kolay...Dün bir alışveriş merkezindeydim "24 şehit" alt yazısını gördüğümde. Başımdan aşağı kaynar sular boşaldı. Bütün gün yüreğim sıkışık dolandım. Onca acıyı, onca ailenin yaşadıklarını tahayyül bile edemedim. Bunları söylemem lazım, üzüldüğümü söylemem lazım çünkü "faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir."* Çünkü önce terörü lanetleyip, ölenlere üzüldüğünü söylemeni emreder faşizanlar senin söylediğinin hükmü olsun diye, seni de terörist ilan etmemek için.Onlardan farklı düşündüğün için, "Kan istiyoruz." diye bağırmadığın için...<br />
<br />
Anlaşılmaz konuşuyorum farkındayım. Karmakarışık anlatıyorum. Çünkü zihnim karmakarışık, beynim yarı donuk, yarı çorba. Çünkü dünden beri her yerde "İntikam", "Öldürün", "Asın" çığlıkları görmekten ambale olmuş durumdayım. Ekşi Sözlük'te Kürtlerden alışveriş etmeyin diye başlık açabilecek şuursuzlar olduğunu gördüm. Facebook'ta "Atatürk "Menemen'i yakın" dedi, Atatürk'üz özledik." yazabilen ve fakat Menemen'de neler olduğundan bile habersiz olduğunu düşündüğüm bir sürü şuursuz gördüm. Menemen'de olaylar bittiğinde sadece olan bitene engel olmadığı için tüm yöreyi yok etmek istemeyi doğru bulanlar, İnönü engel olunca da kötünün iyisi onlarca kişiyi asmayı, isyancıların zorla ip aldığı yahudiyi bile asmayı doğru bulacaklardır gerçi detayları bilseler de... Zira vicdanları, gözleri, beyinleri çalışmıyor binlerce insanın. Nurturia'da Yıldırım Türker'in "Barışı ancak Kürtler ve Türkler birlikte getirir." yazısına katıldığım için, "İlle de barış" dediğim için ne vatan hainliğim ne alçaklığım ne orospu çocukluğum kaldı. Bir tanesi mesajla "Bütün kürtler katildir." derken, bir diğeri "Bütün doğuyu havaya uçurmak lazım." diyordu. Bir başkası "Önce Türküm de, Ne mutlu Türküm Diyene" diyemiyorsan konuşma" diyordu. "Kürtler virüs gibi, onlarca ürüyorlar.", "Biz hastane, okul veriyoruz, onların yaptığına bak" diyordu lütfetmişler gibi... "Sen ne cesaretle bunları söylüyorsun?" diyordu başkası. Doğru, bizim hep korkmamız gerekiyordu çoğunluktan.Toplu akıl tutulması bu denli korkunç bir şeydi ve insanı dehşete düşürüyordu.<br />
<br />
"Bunca insan ölmüşken nasıl barış dersiniz?" diyordu biri, sanırım barış ne demek bilmiyordu çoğu gibi çünkü ne zaman barış desek "Apo'yla mı kucaklaşacağız?" diyenler pek boldu. Bir başka trajikomiği "Bugün barış deme günü değil, bugün ağlama günü" diyordu. Barış demedikçe ağlamayı bitiremeyeceğimizi anlamayarak.<br />
<br />
Benim beynim Aze'nin bulamacı gibi. İnsanlar nasıl olur da bu kadar kolay "ölsünler, öldürsünler" diyebiliyor, insanlar nasıl oluyor da kendilerine öğretilen kalıplardan, ezberlerden azade birazcık ama birazcık düşünmeyi başaramıyor? Bu kanın durması için ancak ve ancak konuşmamız gerektiğini, dinlememiz gerektiğini, bugüne kadar sürekli "Kana kan" dendiğini ve bunun hiçbir şeyi çözmediğini... Hep garibanların öldüğünü, bu işte bir yanlışlık olduğunu, birilerinin birilerini kullandığını...<br />
<br />
Ben her ölüme içime bıçak batmışçasına üzülüyorum. Bunu söylemek zorundayım ki faşizmin beni terörist ilan etmesi zorlaşsın. Onun ne yaptığı beni terörist ilan ettiği beni ilgilendirmez ya, onun yanındaki onun kadar kalbi taşlaşmamış olan da maalesef bu referansı istediğinden önce bunu söylemeliyim. Acının terazisi olmaz ya Allah sizi inandırsın üzülüyorum! Ve buna rağmen TEK YOL BARIŞ! diyorum. "Susturun silahlarınızı yoksa bu kan hepimizi boğacak!"*<br />
<br />
<br />
* Roland Barthes<br />
* Birgün gazetesi manşeyiBaşka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-43822486983284601042011-10-17T12:03:00.001+03:002011-10-17T12:03:55.855+03:00GeldikEpeydir düzenli yazmıyorum bloga. Minik minik duyurular, haberler vs ile yetiniyorum. Bahardan beri hayatımız sürekli değişti. Kötü değişim değildi hiçbiri. Değişimleri severim. Ama bir rutin ve düzeni engelledi sürekli değişimler. 1 kere taşınma, 1 dönemsel iş, 5 kez şehir dışı, 1 kez daha taşınma, Savaş'ın iş değiştirmesi, Biri İnternet'in beceriksizlikleri ve internetsizlik, TTNet'e maalesef dönüş, Savaş'ın işten çıkması derken yerleşik yaşamı oturtamadık bir türlü. Bu oturtamamak blogu geciktirmek gibi küçük şeyler dışında bir sıkıntıya yol açmadı hiç, yersizlik yurtsuzluk, göçebelik halini de severiz biz aslında ama bebek olunca yerleşikliği, rutini daha çok arar olduk.<br />
<br />
Ama bugün farkettim ki ben aslında her zorluğa rağmen çok daha önce bir şeyler yazabilirmişim. Beni durduran şey sınırlı internet, zaman zaman internetsizlik değil gitgide biriken anlatılacak şeyleri toparlamaya üşenmek, nereden başlayacağını bilememek falanmış. Ayların fotoğrafları Savaş'ın laptopta. Oradan al, benim emektara taşı, foto seç, yükle de eksta yük! "Yaz ne istersen, fotoğrafsız yaz yahu" der demez kendi kendime hop burada bulverdim işte kendimi. O yüzden kaç zamandır düşündüğüm gibi, son bıraktığım yerden başlayıp, şu oldu bu oldu diye anlatmayacağım. Biliyorum çok kere "oo anlatacak çok şey var gelince anlatacağım." dedim ama bunu yapmayı beklersem daha çok bekleyecek bu blog gibi geliyor bana. O yüzden kronolojik olmayacak aklıma gelenler geçecek sadece.<br />
<br />
Buralara gelmeyeli Aze Çınar 14 aylık ve 12 kilo oldu. Takır takır koşuyor, laf anlıyor, düştü, gel, git, al, ver, anne, baba, dede, bulun (balon), mama, bitti, aç gibi kelimeleri söylüyor. Söylenen bir çok şeyi anlıyor. mesela kumandayı şuna götür dediğimizde evdeki 5-6 kişi içinde kimi demişsek ona götürüyor. "Uyandıysan, daha fazla uyumayacaksan emziğini çıkar" dediğimde emziğini çıkarıyordu, son günlerde ise geliştirip, uyumuyorsak napıyoruz? diye soruyorum hop atıyor ağzından emziği. Uykusu geldiğinde bazen elimizden tutup yatağa götürüyor bizi. Hangimizi seçmişse geride kalana el sallıyor. Geçenlerde Mumu (Mustafa Murat) bizde kaldı. Ahu bir seminere gitti. Baya bir süre oyuncak kapıştılar yerde. bir süre sonra Mumu ağlamaklı olunca "Ama kızım Mumu'nun annesi burada değil bak yazık, üzülmesin." der demez elindekini uzattı Mumu'ya kuzum.<br />
<br />
Her şeyi yiyor. Bazen bazı şeyleri istemiyor ve çok net belli ediyor. Çok güzel sarılıyor, öpüyor. İnsanları tanıyor. Kişisine göre tepki veriyor. Genel itibariyle sıcakkanlı ve güleç. Tüm geçtiğimiz süreçte anne-bebek grubumuzla görüşmelerimiz sıklıkla devam etti. Eylemlere gitti. Bol bol babanneye gitti. Annaneye gitti. Sokakta bol bol oynadı. Kedi ve köpeklere aşık oldu. Köpek deyince "Hov" , kedi deyince "maaağv" diyor. Yatak gibi yumuşak yerlerde de ayağa kalkıp dik durabilmeye başladı. Yapınca da kendini alkışlıyor.<br />
<br />
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Hep birlikte karşıya geçmek üzereyiz. Hızlıca ilk aklıma gelenleri yazmak istedim ki artık başlamış olayım şu bloga. Devamı gelecek.<br />
<br />
Öperiz hepinizi.Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-26047721327955040182011-10-11T22:21:00.002+03:002011-10-11T22:25:50.221+03:00Fotoğraf Yarışması<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Evet bu sefer geldik. Hem de 6 ay öncesi gibi. Sınırsız internetimiz ve yoğun mesaimizle. İlk olarak bir fotoğraf yarışmasından bahsedeceğim. Buralarda yokken neler yaptığımız önümüzdeki günlere. Hem Savaş da bu aralar bol bol yazacak.</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Yarışmaya gelince. Hotpoint-Ariston bir fotoğraf yarışması düzenliyor. Aile portreleri ile katılabileceğiniz bu yarışmanın kazanını ünlü fotoğrafçı <span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;"><b>Steve Mccurry'nin </b>çekeceği bir aile fotoğrafı bekliyor. </span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;"><br />
</span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;">Biz<b> </b>de katıldık. Bize oy vermek için aşağıdaki fotoğrafa tıkladığınızda açılan linke gidebilirsiniz. Pek çok pek çok seviniriz. </span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 19px;"><br />
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://family.hotpoint.eu/gallery/8057"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYbUfG6n37RaTfJzY-Rcugus8rVXR0UAHwZa-gKOpQp1CovPpUFsq_HVrlbX6XmPnTW6HNAgsTkhylzJ5vXawFj0_7RV05sI6ppE3liWWZZ-t1EtuYAvh78H992A44vESEOKPZXb9YWK0/s320/7.jpg" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">Edit: Linki yayınladıktan sonra farkettim ki yarışmaya son başvuru dünmüş. Sanki bekleyip, bitince yazmışım gibi... Valla yok, internetimize daha dün gece kavuşabildik :(((</div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;"><br />
</span></span>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-36519373485280909792011-10-04T00:50:00.002+03:002011-10-04T01:21:24.640+03:00Hala gelmedik ve fakat bu mühim: Anne Dostu Platform<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Neye gelmedin arkadaş, evindesin, görülüyor ki internet de var, e daha ne, allahtan belanı mı istiyorsun demeyin lütfen. Ayıp. Şurada sevgilim ve kızımla başbaşa süper tatil yaşıyoruz az daha durun bak şahane geleceğim (Hohoyt).</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"> Ve başlıkta dediğim mühim şeye gelince; Bir kısmınız biliyordur, <a href="http://emzirmereformu.com/">Emzirme Reformu</a> adında bir sivil toplum hareketi mevcut. Ben de dahil bir çok gönülü arkadaş, anne sütünün yaygınlaştırılması, iş yerlerinde annelerin hayatlarını kolaylaştıran düzenlemeler yapılması, süt izinlerinin daha makul ayarlanması taleplerini yaygınlaştırmaya, uygulama geçirmeye çabalıyoruz. İşte o emzirme reformu genişledi ve aşağıya kopyaladığım sebeplerle Anne Dostu Toplum Platformuna dönüşmek üzere. Manifestosunu yazarken de blog dünyasının desteğini alarak, ulaşabildiğimiz tüm annelerin de fikrini almak niyetinde. Bu yüzden aşağıdaki soruları blogunuzda ya da alttaki yorum kısmında cevaplarsanız çok sevineceğiz. Sobeyi başlatan Blogcu Anne'nin yer verdiği, hareketin metnini <a href="http://blogcuanne.com/2011/10/03/anne-dostu-toplumdan-ne-anliyorsunuz/">şu linkte</a> okuyabilirsiniz.</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Gelelim sorulara:</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 20px;"></span><br />
<ol style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: transparent; background-image: initial; background-origin: initial; border-bottom-width: 0px; border-color: initial; border-left-width: 0px; border-right-width: 0px; border-style: initial; border-top-width: 0px; margin-bottom: 20px; margin-left: 30px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; outline-color: initial; outline-style: initial; outline-width: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; vertical-align: baseline;"><li style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: transparent; background-image: initial; background-origin: initial; border-bottom-width: 0px; border-color: initial; border-left-width: 0px; border-right-width: 0px; border-style: initial; border-top-width: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; outline-color: initial; outline-style: initial; outline-width: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; vertical-align: baseline;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">“Anne Dostu Toplum”dan ne anlıyorsunuz? Birkaç cümle ile tanımlar mısınız?</span></li>
<li style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: transparent; background-image: initial; background-origin: initial; border-bottom-width: 0px; border-color: initial; border-left-width: 0px; border-right-width: 0px; border-style: initial; border-top-width: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; outline-color: initial; outline-style: initial; outline-width: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; vertical-align: baseline;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Türk toplumunun “Anne Dostu” bir toplum olduğunu düşünüyor musunuz?</span></li>
<li style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: transparent; background-image: initial; background-origin: initial; border-bottom-width: 0px; border-color: initial; border-left-width: 0px; border-right-width: 0px; border-style: initial; border-top-width: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; outline-color: initial; outline-style: initial; outline-width: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; vertical-align: baseline;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Toplumsal hayatta annelerin karşılaştığı en büyük üç zorluk sizce nedir?</span></li>
<li style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: transparent; background-image: initial; background-origin: initial; border-bottom-width: 0px; border-color: initial; border-left-width: 0px; border-right-width: 0px; border-style: initial; border-top-width: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; outline-color: initial; outline-style: initial; outline-width: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; vertical-align: baseline;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">“Anne Dostu İş Yeri” deyince aklınıza gelen ilk üç kriteri paylaşır mısınız?</span></li>
<li style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: transparent; background-image: initial; background-origin: initial; border-bottom-width: 0px; border-color: initial; border-left-width: 0px; border-right-width: 0px; border-style: initial; border-top-width: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; outline-color: initial; outline-style: initial; outline-width: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; vertical-align: baseline;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Çalışan annelerin yaşadığı en önemli üç sorun size göre nedir?</span></li>
<li style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: transparent; background-image: initial; background-origin: initial; border-bottom-width: 0px; border-color: initial; border-left-width: 0px; border-right-width: 0px; border-style: initial; border-top-width: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; outline-color: initial; outline-style: initial; outline-width: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; vertical-align: baseline;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Elinize bir sihirli değnek verilse, iş ya da günlük hayatınızda yaşadığınız hangi sorunu/engeli değiştirmek isterdiniz?</span></li>
</ol><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Ve benim cevaplarıma: </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">1- Anne Dostu Toplumdan anladığım, kısaca söz konusu toplumun her şeyden önce kadınların anne oldukları için cezalandırılmadıkları bir toplum. Çalışma hayatlarını bırakmak zorunda olmadıkları, ama çalıştıkları için de bebeklerine süt vermekten vazgeçmedikleri, süt sağmanın işkenceye dönüştürülmediği, annenin hayatını kolaylaştırmak için gereken her tür desteğin, eğitimin devlet tarafından verildiği bir yer oluşudur. </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">2- Türkiye'lilerin değil anne dostu olması aksine anne düşmanı olduğunu düşünüyorum. Anne kutsaldır ve çocuğu onun her şeyidir masalıyla, kadını bebeğin esas bakıcısı kılıp, babayı soyutlayarak kadının tüm hayatını paramparça ediyorlar. Mahalle baskısı en ufak bir yakınmayı bile duygusal linçle karşılayıp, annenin mükemmel olmaya çalışıp, bebeği için işinden, hobilerinden, arkadaşlarından vazgeçmesiyle sonlanıyor. Kadının kendi annesinden iş yerlerine, devlete kadar geniş bir yelpaze, kadını evde atıl kalan, üretmeyen, ayakları üzerinde duramayan hale getirmek için elinden geleni yapıyor. </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">3- 1- İş yerlerindeki yetersiz izin düzenlemeleri ve yetersiz sağma koşulları</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"> 2- Karşılaşacağı sorunlara hazırlıksız olup yeterince bilgilenmemiş olmanın hormonlarla birleşip yarattığı psikolojiye, çevreden gelen empatisizlik, baskı, birbirinden farklı "en doğru benimki tavsiyeleri.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"> 3- Çalıştıklarında bebeklerini emanet edecekleri kişi-kurum sorunu. Devlet - İş yeri kreşlerinin eksikliği</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">4- Biraz fazla olacak benimkiler: </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">1- Hamilelik ve doğum sonrası izinlerin anne-bebek sağlığı ve psikolojisi gözetilerek en az 1 yıl ücretli olarak düzenleyen</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"> 2- İşe alış ve maaş kriterlerini annelik-anne olma potansiyeli üzerinden yapmayan, tüm çalışanlarına eşit şartlar, imkanlar sunan</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"> 3- Sağma için uygun odalar sağlayıp, anneleri süt sağdıkları için suçlu hissettirmeyen, baskı yapmayan,</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"> 4- Çalışma saatlerini, mesai saatlerini annenin koşullarına göre esnetebilen,</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"> 5- Kreşi olan</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">5- 4. Sorunun yanıtındaki şartların gerçekleşmiyor oluşu en büyük sıkıntıları bence.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">6- Elimde sihirli değnek olsa emzirme işini sorunsuz yaşayabileceğim bir hal yaratırdım. Şu anki tecrübemle geçmişe dönüp sonra hamileliğimi de doğum sonrasını da baştan yaşamamı sağlardım. Bilinç çok önemli ve maalesef bizde bilinç yerine şehir efsaneleri ve afaki "annelik muhteşem şey" gazlamaları ile korkunç bir döneme giriyoruz bizi ne beklediğini bilmeden. O kocaman sorumlulukla karşılaştığımızda ise tecrübe ve bilinç eksikliği fena çarpıyor insanı. </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Dediğim gibi ne çok kişi yazarsa o kadar çok seviniriz ama ben yine de özellikle <a href="http://askimizindoruknoktasi.blogspot.com/">Doruk'un annesi Özlem</a>'i,<a href="http://denizkaragul.blogspot.com/"> Deniz'in annesi Başak</a>'ı, <a href="http://duyguyla.blogspot.com/">Atilla'nın annesi Duygu</a>'yu, <a href="http://mormermaid.blogspot.com/">Çınar ve Güneş'in annesi Ebrar</a>'ı ve <a href="http://elaninuydusu.blogspot.com/">Ekoaanne Esra</a>'yı sobelemek istiyorum. </span></div>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-7056199453968140992011-09-21T23:03:00.000+03:002011-09-21T23:03:48.732+03:00Daha gelmedik...Sevgili blog sakinleri, yok taşınmaydı yok biri adsl'in bir ay boyunca bir türlü adsl nakli yapamamasıydı yok gezentilikti derken uzuuun süredir görüşemiyoruz. Naber?<br />
Sanmayın ki şu an yazıyorum diye geldik, normal rutinimize döndük. Bu yıl iyi tatil yaptı bize. Leyleği havada görmüş olmalıyız ki süper gezdik söylemesi ayıp. Yarın da yarı memleket Altınoluk yollarındayız, kıskanmaca yok. Yediğimiz içtiğimiz bizim olacak, gördüğümüzü size anlatacağız söz. Şimdilik uslu uslu kalın, güzel kalın, olay çıkartmayın, sağa sola bulaşmayın. Yok yok sola bulaşın.<br />
<br />
Sizlere şahana bir fotoyla veda etmemek olmaz. Bu vesileyle de fotoda gözüken şahane Ada kızımızın da maalesef burada olamadığımız için katılamayacağımız doğum gününü kutlamış olalım. Sevdikleriyle hep mutlu ve sağlıklı bir ömür sürsün sevgili Ada.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDt9-iUvM5bRZ4GghGmQSXQR48KfqrvX4EPo-t-0jXaJqlBkQON_MkQeGb5sSgIvtnbos71-wHaLH12kEFjk93d0I_9eG-EOaEwLumLSezfjz050ga5kCh6qcL7UCiO39PVlnMrGQx-LY/s1600/333772_10150310689038052_733728051_8088338_1966892808_o.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDt9-iUvM5bRZ4GghGmQSXQR48KfqrvX4EPo-t-0jXaJqlBkQON_MkQeGb5sSgIvtnbos71-wHaLH12kEFjk93d0I_9eG-EOaEwLumLSezfjz050ga5kCh6qcL7UCiO39PVlnMrGQx-LY/s320/333772_10150310689038052_733728051_8088338_1966892808_o.jpg" width="320" /></a></div>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-11176532046061724122011-08-25T21:15:00.000+03:002011-08-25T21:15:35.890+03:00Kucağa AlıştırmaAze Çınar'ın doğum sürecinde öğrendiğim bilgilerin en başında bebeklerin aslında evrim vsden üç ay erken doğduğu (Harvey Karpp) bu yüzden ilk üç ay olgunlaşmamış vücut sebebiyle yoğun gaz sıkıntısı çektikleri oldu. Bu sebepten de ilk 3 ay bebek kendini ne kadar anne karnında hissederse o kadar mutlu olurmuş. Yıllardır uygulanan kundağın da sebebini bilmeden aslında bebeğin en rahat ettiği pozisyon olduğundan uygulandığını tahmin edebiliyoruz. Aynı şekilde bebeğe söylenen "şşşşşş şşşşşşşş" sesi de bebeğin anne rahmindeki ortamında duyduğu su sesine benzerliği sebebiyle bebeği sakinleştiriyormuş.<br />
<br />
Gel gör ki hangi tecrübe aktarımındandır bilinmez ta hamilelikten itibaren her denk gelen; "Aman dikkat edin kucağa alıştırmayın, çok sıkıntı çekersiniz." diyordu. Yenidoğan sahibi olmanın sıkıntı çektirmeyen yanı zaten yoktu fakat sıkıntı çekeriz diye bebeği yeni geldiği bol gürültülü bol ışıklı bir yerde, kendini en rahat hissedeceği yerden uzakta tutmak bize pek adil gelmedi.<br />
<br />
Kucakla ilgili bizi en ikna eden şey Karpp'ın şuna yakın sözleri oldu: "<span class="Apple-style-span" style="color: #cc0000;"><i>Bebek doğduğunda kucağınızda tutmanız onu kucağa alıştırmaz. Tam tersi! Dünyaya gelmeden evvel 7/24 kucağınızda olan bebeği, azaltarak kucaktan vazgeçiriyorsunuzdur. Uyanık olduğu tüm anlarda bebek kucağınızda bile olsa, hamileykenki kadar çok olamaz. Dolayısıyla yaptığınız alıştırmak değil azaltmaktır ne kadar çok kucaklarsanız kucaklayın</i></span>."<br />
<br />
Bir başka pek çok doktor ve kitaptan duyduğumuz bilgi ise <span class="Apple-style-span" style="color: #cc0000;"><i>"İlk üç ay bebek hiçbir alışkanlık kazanmaz."</i></span> idi. Bu yüzden uyku eğitimine de 4. ay başladık, kucağa alışıyor mu alışmıyor mu diye de hiç düşünmedik. Dünyaya güven duyarak, aylarca içinde olduğu kişinin kokusunu alıp, kalp atışını duyarak alışsın istedik.<br />
<br />
Bizim Aze'yi kundaklama girişimlerimiz Aze'nin kundağı dağıtıp fırlatmasıyla son bulduysa da evde dışarıda bol bol slingleyerek anne karnı ihtiyacını bol bol gidermiş olduk. Savaş evdeyse kolunda, kucağında taşıdı, ben de ya göğsümde, ya slingle tamamen sarılı halde. Aze'nin gaz sıkıntısı da diğer bebelere göre epey azdı. Ki bunu da slinge bağlıyorum. Sonrasındaysa kucağa alışık bir bebek olmadı. Bebek arabasından kalkmadan saatlerce yol aldı. Orada uyudu, oynadı, etrafını izledi, asla ama asla kucak istemedi. Evdeyken ise oyun halısında, ana kucağında yine saatlerce vakit geçirdi kucak istemeden.<br />
<br />
Yine iddia edildiği gibi "Kucağa alıştırırsan yabani olur, anne babadan başkasına gitmez" tezini de çürüttü Aze Çınar ve sıcakkanlı, herkesin kucağında duran, annesi babası olmadan başkalarıyla saatlerce zaman geçiren bir bebek oldu.<br />
<br />
Sözün özü; Özellikle ilk 3 ay kucak, sling, kundak bebekler için çok faydalı, bebeğe kendini çok iyi hissettiren şeyler. Sağda solda duyduğunuz şeylere inanmayın, sarın bebeğinizi vücudunuza bol bol gezin. 9 ay taşıdınız karnınızda bir üç ay daha taşırsınız evelallah. Hem bu sefer nöbet değişimi yapacak baba da var yanınızda :)Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-80002515398103146602011-08-24T15:13:00.000+03:002011-08-24T15:13:34.697+03:00Çocuk mu Aileden çıkar Aile mi Çocuktan?Hamile olduğumu öğrendiğimin ikinci haftası Gökay bizdeyken haliyle bebekten konuşuyorduk. Bebeğin büyüyünce hangi okulu okursa rahat edeceğini! Rahat etmek derken pek bildiğiniz annelerden teyzelerden olmadığımız için iyi eğitimler alıp şahane üniversiteler kazanmasını değil, hem sınav işinden uzak kalıp hem de bir mesleğinin olabileceği, daha daha da önemlisi sağlam karakterli olmasında etkili olabilecek bir okul...<br />
<br />
Mesela küçükten spor ya da müzikle ilgilense, yeteneği de çıkarsa, spor, müzik okuyup istemediği fizikle, coğrafya muhattap olmasa.... Ya da kimyaya meyli varsa Karahanlılarla hiç işi olmasa... gibi hayali hayali şeyler. Ama esas şuydu konumuz; devlet lisesi olursa şöyle olur, özel okul olursa böyle olur, Anadolu Lisesi olursa bilmem ne oluru detaylandırarak okunan lisenin karakterine etkisini konuşuyorduk. Doğmamış bebeğe don biçmek işinin elli level falan ilerisindeydik yani. Annelik ufaktan sıyırmanın başlangıcıdır da çünkü.<br />
<br />
Başka başka arkadaşlarla onlarca konuşmamızda ise şu minvalde yüzlerce cümle geçmiştir herhalde:<br />
<br />
"Uyuması için ağlatırsan içine kapalı olur, umursanmamayı içselleştirir."<br />
"Gerekirse ağlatmayıp, bir disipline sokmazsan uykusunu çocuk ileride de sınırsız olur, çocuklar için sınır gereklidir."<br />
"Çocuğun yanında kavga edersen psikolojisini tahrip eder."<br />
"Çocuğa para eğitimi vermek gerekir ki gerçek hayatta işlerin nasıl yürüdüğünü bilsin ve ona göre hareket etsin."<br />
"Çocuğu mümkün mertebe para ile tanıştırmamak gerekir ki ticari ilişkilerle kirlenmesin."<br />
"Çevresinde dayanışmayı, paylaşımı görsün ki o da öyle öğrensin."<br />
"Kitap olsun evde bol bol okunurken görsün, sevsin, alışsın."<br />
"Hemen hayır denmeden kendisini ifade etmesine izin ver ki, büyüdüğünde de kendini ifade etmekten çekinmesin. Hayır'ı duyar duymaz sinmesin."<br />
"Sınırlarını çiz ama kişilik kazanmasına da izin ver, onun da dediği olsun ki birey olabilsin."<br />
"Montessori Eğitimi çok mantıklı, bu eğitimle büyüyen çocuklar özgüvenli bireyler oluyorlar."<br />
"Çok kısıtlama, hayal gücüne ve zihnine özgürlük ver ki sorgulayan, hemen kabul etmeyen bir beyni olsun"...<br />
<br />
Daha neler neler... Kimisi birini doğru bulur, kimisi diğerini kimisiyse bunlardan çok başkasını.. Fakat genelde ebeveynlerde ortak kaygı büyüyünce ortaya çıkacak insan evladının aklını iyi kullanabilen, kendine güvenli, kendini ifade edebilen, sorgulayan, vicdanlı, kendisiyle barışık, iç huzuru olan biri olması. Ve yine genelde, bu tür kaygıları en çok hissedenlerin ortak noktası kendileriyle ve kendi ebeveynleriyle sıkıntıları olan insanlar olması. Kendi hayatlarına baktıklarında "Anne babam şöyle yapsaydı ben de şöyle olmazdım." cümlesini en çok kuranlar, çocuklarında aynı hatalara düşmemek için diğer ana babalardan daha çok kasıyorlar, neye dikkat etsek de, ne yapsak da hata yapmasak diye uğraşıp duruyorlar. En yakın örnek kendim.<br />
<br />
2005'ten beri pedagoji kitapları okuyorum. Mümkün mertebe mutlu bir çocuğum olsun istiyorum. Okuduğu okul, mesleği, kazanacağı para umurumda değil (şimdilik durumum bu demekte fayda var. Mevzu çocuksa ilerleyen günlerde kim neye dönüşecek belli olmuyor çünkü), diller bilsin, sanat, spor şahane yapsın istemiyorum. Tek istediğim yukarıda da söylediğim gibi; kendiyle barışık, kendi ayakları üzerinde durabilen, iç huzuru olan bir insan olsun. Bir de vicdanlı olsun... Bunun için de kendimce çalışıp duruyorum. Okuyup araştırıyorum, kendimi zorluyorum kimi özelliklerimi değiştirmek için.<br />
<br />
Ve fakat gel gör ki çevremi izlediğimde okuduğum kitapların, mantığıma uyan yolların çoğu fosluyor! Hayattaki duruşunu, tek başına hayatla başetmesini, algısını çok beğendiğim ve "Aze benzese keşke" dediğim kadın arkadaşlarımdan üçünden birinin annesi bildiğin psikopat. Arkadaşımın tüm çocukluğunu zehir etmiş. Hala da devam ediyor. Baba ise sinik ve anneyi engellemeyi denememiş hiç.<br />
<br />
Yine çok beğendiğim, en çok da karşısındaki kim olursa olsun sorgulamadan asla kabul etmeyen, her duyduğu fikri süzerek karşılayan yanını beğendiğim evrensel bir bakış açısına sahip arkadaşım ise sanırım dünyanın en mutsuz insanı!! Bunca sorgulama, empati ve incelikli, bencil olmayan düşünmenin karşılığında insanların kötülüğü karşısında şaşkın ve mutsuz olmuş durumda. Anlayamıyor. Hakikaten insanların çelişkilerini, bencilliklerini, çıkar için dönebilen dolapları ve daha binlerce şeyi anlayamıyor ve mutsuzluktan yıkılıyor.<br />
<br />
Aynı klasmandaki şahane arkadaşım ise yatılı okulda okumuş!! Ki böyle tanıdığım bir kaç kişi daha var. Buyur bakalım. Yatılı okulların, aileden ayrı kalmaların çocuk üzerindeki onca olumsuz etkisini okuduktan sonra bir de sonucunda şahaneliğinden bir şey kaybetmemiş örneğe gel... Bir de benim de "Evet çocuk yetiştirirken böyle böyle yapmak lazım" dediğim metodları uygulayıp da şımarık birer canavar yetiştirmiş aileler var. Yani bu işin formulasyonu kesinlikle yok gibi.<br />
<br />
<br />
Akrabalarımızın çocukları var. Her tür kitaptan, makaleden öte benim için ennn gerçek örnekler. İki kız çocuğu, büyüğü ziraat mühendisliği okuyor çok uzak bir ilde, küçüğü şu an Anadolu Lise'sinde. Çok olgunlar, çok kendilerine güvenli, cin gibiler. Kendi ayakları üzerinde durmaya çok erken başladılar. Lisede yazları çalışmaya başladılar. Üniversitede okuyan bayram tatilinde şehre geldiğinde bile çalışıyor mağazalarda. Minik bir kardeşleri oldu, yaşlarının gerçekten hakkını vererek, olgunlukla sorumluluklarını taşıyorlar kardeşlerine karşı. Yaş grubuna göre oyuncak alımından, kıyafet alımına, gezdirmeye kadar.... Dünyaya karşı tepkisiz değiller. Yaşamlarına sahip çıkıp, kendilerini ilgilendiren konularda ses çıkarıyorlar. Protesto gösterilerine de katılıyorlar, yazı da yazıyorlar. Uzatmayayım, aklımda canlanan, yukarıda anlattığım genç profili işte. Ve anne babalarının okuyup araştırıp bir eğitim biçimi falan uyguladıkları yok. Çocuklarına birey gibi davranıp, onlardan da birey gibi davranmalarını bekliyorlar. Gerekirse kendi harçlıklarını da kazanmalarını, dershaneye gidemiyorlarsa oturup kendilerinin çalışmalarını...<br />
<br />
Biz yeni çoğunluk ise çocukları incitmemek ve her kolaylığı sağlamak üzerine kuruyoruz hayatlarını genelde. "Büyüdüğünde çalışacak bolca şimdi ne işi var?"dan, tüm maddi şartları zorlayıp "Dershaneye gitsin ki sınavda şansı artsın"a kadar çocukları kolaycılığa alıştıracak onca şey yapıyoruz. Ah canım vah gülüm bilmem ne derken ortada hayatın, kendinin ve dünyanın zerre sorumluluğunu alamamış boy boy Reşat Çalışlar'lar yetiştiriyoruz.(Allah muhafaza)<br />
<br />
Aslında bu yazının özü şu ki kitaplar, makaleler, gerçek hayatla çok az alakalı. Bir psikopatın şahane bir çocuğu olabiliyorken aklı başında iyi bir insanın çocuğu sorumsuzun önde gideni olabiliyor. Öyle hissediyorum ki en önemli gerçek çocuğu "bir şey" yapmaya çalışmamak. Eğer anne baba kendi yaşamında çocuktan beklediği özelliklerle varsa, öyle yaşıyorsa çocuk zaten en çok görerek öğreniyor ve şekilleniyor. Tüm yazı boyunca yaptığım gibi çocuğu çok narin bir hamurmuş da biz kibar kibar istediğimiz şekli verebilirmişiz gibi kabul etmemek gerek. Ve yine önemli bulduğum başka bir yan ise berbat ötesi bir yer olan gerçek hayat yokmuş gibi, cam fanusta yetiştirmeyip, günü gelip o hayatla karşılaştığında hazırlıklı ve güçlü olmasına izin vermek.<br />
<br />
Yıllar önce Haşmet Babaoğlu köşesinde Ray Charles filmiyle ilgili yazmıştı. "Ray Charles Türk olsa Ray Charles olamazdı." demişti. Hatırladığım kadarıyla "Filmde küçük yaşta gözleri işlevini kaybetmeye başladığı zamanda bir gün mutfakta kendine sandviç hazırlıyor Ray Charles. Annesi de mutfakta oturuyor. Küçük Ray elini kesiyor. Annesi irkiliyor, gözleri yaşarıyor ama kalkmıyor yerinden. Ray elini de kendi sarıyor, sandviçini de kendi hazırlıyor. Kendi kendine yetmeyi öğreniyor, sonunda da Ray Charles oluyor zaten. Türkiyede olsaydı ise annesi hemen koşar "Oğlum sen dur napıyorsun, otur ben sana hazırlarım." deyip bıçağı elinden alır, bir ömür de ihtiyacı olan her şeyi karşılar, kendine bağımlı birini oluştururdu." gibi bir çıkarıma varmıştı ki kesinlikle katıldığım...<br />
<br />
Bu hikayedeki gibi çocuğumuza iyilik yaptığımızı sandığımız ama uzun vadede zararına olan o kadar çok şey var ki... İşte bunların tam olarak ne olduğunu bilemiyor olmak beni çok korkutuyor. Geçtim şahane şeyler yapmayı, uzun vadede kızıma zarar verecek bir davranışta bulunmayayım, çocuğundan başka bir şeyi olmayıp da sıkı sıkı yapışıp boğan, her lafı, her işi çocuğu olan, "istediğim gibi ol" annelerinden olmayayım bana yeter.<br />
<br />
<br />
Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-28916774637791476262011-08-23T15:13:00.000+03:002011-08-23T15:13:11.850+03:00Aze'nin Doğumundan Bugüne Sık Kullandığım Faydalı HedelerGeçenlerde doğum yapan Seçil ile yazışırken baya bir liste çıkmıştı ortaya. Maileştiğim başka hamileler de benzeri sorular sorunca benim kullandığım ve çok işime yarayan şeyleri yazayım dedim. Daha önce <a href="http://baskahamile.blogspot.com/2010/09/eski-bir-hamileden-yeni-hamileye.html">hamileden hamileye tavsiyeler</a> başlığında tavsiyeleri yazmıştım. Bunlar da alet edevatlar:<br />
<br />
- Ana Kucağı; dediğim şey <a href="http://www.google.com.tr/imgres?q=fisher+price+ana+kuca%C4%9F%C4%B1&um=1&hl=tr&sa=N&tbm=isch&tbnid=K58hoOlNoMBCsM:&imgrefurl=http://www.minixbebe.com/urun_detay.asp%253Fpid%253D101&docid=6YGb51JQgOyh2M&w=400&h=500&ei=xo9TTp-sBtCVswaJyZQP&zoom=1&iact=hc&vpx=1132&vpy=86&dur=578&hovh=210&hovw=172&tx=123&ty=136&page=1&tbnh=165&tbnw=141&start=0&ndsp=18&ved=1t:429,r:5,s:0&biw=1366&bih=667">şu</a> . Benim hayatımı kurtardı.Aze içinde çok rahat ediyordu. O onun içinde sallanırken, bazen uyuklarken kitap bile okudum. Çok tavsiye ediyorum.<br />
<br />
- Süt Sağma Makinası - Ameda kullandım ben. Daha doğrusu, manuel pompa, medela pompa'nın ardından en memnun kalıp, uzun süreli kullandığım o oldu. Sağma makinası enteresan bir cihaz. İhtiyaç duyup duymayacağınız hiç belli değil. Doğumdan sonra bebeğin, memelerin, sütün durumuna ve çalışma ihtimaline bağlı. Detaylı olarak <a href="http://baskahamile.blogspot.com/2010_10_01_archive.html">şu linkte </a>anlatmıştım.<br />
<br />
- Sırt Çantası: Koccaman bir çanta gerek bebeden sonra. Kıyafetler, bezler, biberonlar, mamalar, sular, oyuncaklar, battaniyeler derken valizimsi bir şeyler kullanmak gerekiyor. Zilyon tane anne-bebe çantası adı verilen şey satılıyor. Ben ömür boyu kullandığım çantalardan tercih ettim ve<a href="http://www.google.com.tr/imgres?q=s%C4%B1rt+%C3%A7antas%C4%B1&um=1&hl=tr&sa=N&tbm=isch&tbnid=WyR_yhJLIokVLM:&imgrefurl=http://www.cimri.com/targus-tsb212-notebook-sirt-cantasi-spor-16&docid=W3VW1LbLD2-1BM&w=300&h=300&ei=fZBTTuuuB4jPsgbE9dws&zoom=1&iact=hc&vpx=357&vpy=330&dur=114&hovh=225&hovw=225&tx=98&ty=253&page=2&tbnh=157&tbnw=157&start=22&ndsp=21&ved=1t:429,r:1,s:22&biw=1366&bih=667"> şöyle bir tane</a> aldım. Herhangi bir bebe çantasından çok daha işimi görüyor benim.<br />
<br />
- Sling: Kendisine özel<a href="http://baskahamile.blogspot.com/2010/09/sling-sen-bizim-herseyimizsin.html"> yazılar </a>yazdım, maniler düzdüm, şarkılar yazdım! Bebeğimi en rahat, en kucak kucağa taşıma yöntemimdi. Çoook memnundum çok. Herkese çok tavsiye ederim. Ben wrap slingte rahat ettim.<br />
<br />
- Eldivenli tulum: Bebeler eldivenleri çıkarıp attığı için kendinden açıp kapamalı tulumlar bizi çok rahat ettirdi. Bebelerin elinde eldivenin sürekli olmaması, dokunarak etrafı keşfetmeleri de önerildiğinden gündüz açtık eldivenleri, gece kendini çizmesin diye kapadık. Atmayı beceremedi. Süper oldu. Tulum ve bodylerde Mothercare çoklu paketlerini tek geçerim. Hem uygun fiyat hem kaliteli ve fonksiyonel.<br />
<br />
- Oyun Halısı: Bebeklerin ilgisini çektiği kesin. Uzanıp dokunmaya çalışıyorlar. Renklere gözleri alışıyor. Yüzüstü durmak sıkıcı gelmiyor. Aze seviyordu. Onlarla oynarken ben dinlenebiliyordum.<br />
<br />
- Nuby Biberon: Göğüse benzediği için bebeklerin emmeyi bırakma ihtimalini azaltıyor <a href="http://www.google.com.tr/imgres?q=nuby+biberon&um=1&hl=tr&sa=X&tbs=isz:l&tbm=isch&tbnid=27gMCFqMSBHELM:&imgrefurl=http://centopercentomamma.blogspot.com/2011/03/loggetto-della-settimana-nuby-natural.html&docid=uhu0bYFmtjg4KM&w=638&h=1600&ei=oZJTTt2lFc2Oswbn4I3kDw&zoom=1&iact=rc&dur=564&page=4&tbnh=154&tbnw=72&start=60&ndsp=24&ved=1t:429,r:11,s:60&tx=45&ty=72&biw=1366&bih=667">bu biberon.</a> Elastik olduğu için gaz yapmıyor, tutuşu bebeğin hoşuna gidiyor. Hala kullanıyoruz memnuniyetle.<br />
<br />
- Nuk emzik: Emzik işini önemsedik biz. Kullansın ki emme güdüsü tatmin olsun dedik. Çünkü beni emmiyordu. Ama suyunu da çıkarmaması için sadece uykuya hazırlık aşamasında verdik, uyurken emdi. Gündüz herhangi bir anda kullanmıyor hala. Nuk emzik kullandık ilk andan beri. Hala da öyle gidiyoruz.<br />
<br />
- Park yatak - Yatak: İlk 6 ay bizim yatağın yanında yattı Aze Çınar. Park Yatakta. Rahattı, oyun aletleri, yüksekliği, müziği, titreşimi falan epey işimize yaradı. Oyun parkı olarak kullanmadık hiç. Aze küçücük alanda rahat etmez gibi geldi.<br />
Karyolada ise sallanan, parmaklığı inen vs bir şey aldığınızda çok dikkat etmeniz gerekiyor. Bizimki epey laçka çıktı mesela. Sallamaya kalktığınızda dağılacak gibi oluyor, parmaklıkları Aze sallamaya başladığında dökülmeye başladı. Savaş yukarıdan aşağıya sıkıca bağladı da Aze'nin firar ihtimali ortadan kalktı. Sade bir karyola en iyisiymiş.<br />
Aze ilk doğduğunda gündüzleri odasında geceleri yanımızda yatırıyorduk. Bu onun gece-gündüz ayrımı yapmasına da yaradı diye düşünüyorum.<br />
<br />
- Ergo Baby: Aze slinge sığmaz hale gelince, benim bele ağrılar girince Savaş taşısın diye aldık Ergo'yu. Aze rahat, Savaş rahat, sırtta taşıyınca ben bile idare edebiliyorum.<br />
<br />
- Tracy Hogg Bebek Bakım Sorunlarına Mucizevi Çözümler: Ahanda bu kitap hakkaten mucize bir kitap. <a href="http://baskahamile.blogspot.com/2011/01/bebegimde-uyku-duzeni.html">ŞU linkte</a> detaylı yazdığım Aze Çınar'a kendi kendine uyumayı öğretme şekli Tracy ablamıza ait. Ayrıca EASY dediği (bunu yazacaktım hala yazmadım) yöntem hayatımızı yine acayip kolaylaştıran bir şey oldu. Aze süper bir rutine sahip oldu. Hala da ne zaman kaka yapacağı bile bellidir çoklukla.<br />
<br />
- Harvey Karpp: Tracy kadar olmasa da önerileri çok iyi geldi bize. "Bebeği kucağa alıştırma" denen şeyin aslında tersi olduğunu farkettirdi. (Bebek doğmadan 7/24 senin kucağındayken doğduktan sonra değil kucağa alıştırma tam tersi kucaktan vazgeçirme oluyor yaptığımız. O zaman mümkünse yavaş yavaş alıştıralım dünyaya. Bol bol kucakta olsun, ne kadar çok tutsan da eski alışkanlığı kadar tutamazsın.)<br />
<br />
- Yürüteç: Biz çok az kullandık. Arada bir günde 5 dakika falan. Aze eğleniyordu ama kullanım şekli falan bana "yanlış bir şey var" hissi verdi hep.<br />
<br />
- Hoppala: Aze seviyor. Ama saatlerce durmuyor. Oynuyor, zıplıyor, eğleniyor. Doyunca "beni kucağına al" hareketi yapıp çıkıyor içinden :))<br />
<br />
- Bebek Bezi: Prima Premium Care kullandık biz Aze 8 aylık falan olana dek. Hakikaten sıvı kakayı çekiyor, sızdırmıyor, pişik yapmıyor. Kimyasal bir kokusu var rahatsız eden, onun dışında hiç sorun yaşamadık. Şimdilerde Prima aktif bebek kullanıyoruz.<br />
<br />
- Islak mendil: İlk 6 ay hep pamuğu ılık suyla ıslatıp temizledik Aze'yi, yıkamadığımız zamanlar. 6 Aydan sonra Unibaby yenidoğan kullandık, kullanıyoruz hala. Alkol ve kimyasal oranı en düşük bez diyorlar onun için.<br />
<br />
- Oyuncak: İlk aylar ana kucağından, park yataktan sarkan minik hayvanlar vs dışında bizimle oynadı en çok. bez kitaplar da ilgisini çekti.<br />
<br />
Aklıma gelenler bunlar. Gelirse başkaca eklerim.<br />
<br />
<br />
Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-61587420328497134622011-08-22T14:29:00.000+03:002011-08-22T14:29:40.491+03:00Mükemmel Anne olmakNeden anneliğin meslek yanı ile bir çocuğa canından can vermenin duygusal yanı birbiriyle aynıymış gibi gösteriliyor?<br />
<br />
Neden ben o mesleğin gerektirdiklerini çok sevmek, şahane yapmak ve hiç şikayet etmemek zorundayım?? Neden bunu yaptığımda sanki çocuğumdan şikayet ediyorum, onu sevmiyor, onu istemiyorum gibi davranılıyor?<br />
<br />
Neden mama hazırlamaktan, belli rutine sahip olmaktan, erken kalkmaktan, alt değiştirmekten, bebeği dışarı çıkarmaktan, emzirmekten, elini tutup gezdirmekten, uyku, ilaç saatini takip etmekten çok hoşlanıyormuş gibi, en azından bir şikayetim yokmuş gibi davranmak zorundayım?? Tüm bunlardan nefret ediyorum ve neden bundan utanmam gerekiyor? Neden açıkça söylemekten ve daha az anne bulunmaktan korkuyorum?<br />
<br />
Neden bebekten önceki alışkanlıklarımı hiç özlemiyormuşum gibi yapmam ve bebekten ayrıldığım her an "hiiiii çok özledim, vicdan azabı çekiyorum, bir an önce kavuşmayı diliyorum." demem gerekiyor? Neden "Ohhhh iki dakika beynim dinlendi, aa normal hayat ne ilginç?" demem çok ayıp??<br />
<br />
Neden konu annelik olunca herkes ama herkes, sokaktaki teyzeden mahallenin bakkalına kadar herkes her şeye karışma hakkına sahip oluyor? Emzirip emzirmediğimden, bebeğimi nasıl giydirdiğime, "aaaa bebeğini yalnız nasıl bırakırsın?"dan neyi yedirip yediremeyeceğime kadar her şeye nasıl karışabiliyorlar? Ve neden ben tepki gösterdiğimde "tuhaf" oluyorum? <br />
<br />
Ve neden en çok daha çok anlaması gereken diğer anneler sürekli kınıyor-yargılıyor-yerden yere vuruyor?<br />
<br />
-Ben de hamilelik yaşadım ama bunun/senin kadar naz niyaz yapmadım, yatmadım...<br />
- Biz de çocuk büyüttük ama bu kadar kapris, buldumcukluk yapmadık.<br />
- Aaaa sen çocuğuna televizyon mu seyrettiriyorsun? Bilmem kaç yıl oldu bizimki hiç izlemedi.<br />
- Aaaa demek sezaryen yaptın doğumu. Hımmmm. Ben bilmem kaç saat sancıyla normal doğum yaptım.<br />
- Aaaaa emzirmiyor musun? Ben 1,5 sene emzirdim.<br />
- Nasıl yani? Bebeğinden o kadar gün ayrı kalabiliyor musun? Ama yazık değil mi? Ben bir saniye ayrılamıyorum valla.<br />
- Aaa kendi kendine uyumuyor mu hala? Benimki aylardır yapıyor.<br />
... Ve daha neler neler...<br />
<br />
Daha çok diğer anneler yapıyor bunu çünkü aslında hiçbirimizin kendimizi öldürsek beceremeyeceğimiz ama işte kendimizi öldürmeye çalıştığımız mükemmel anne olma yarışındayız hepimiz. Kendi başımıza ne kadar uğraşsak mükemmel olamayacağımıza göre en azından çevremizdeki tüm annelerden daha iyi olalım ve bunu da nasıl yaparız, onların açıklarını bulup onun ve herkesin gözüne sokmalıyız ki en azından o anneden iyi olalım. Her annenin iyi yaptığı, kötü yaptığı, eksik yaptığı şeyler olduğu -insanız yahu- gerçeğini redderek sürekli en şahane, en yorulmayan, en fedakar, en şikayetsiz, en her şeyi doğru yapan, anne olmaya, olamadığımız yerde öyleymiş gibi yapmaya kasıyoruz. Neden? Çünkü bizi buna zorluyorlar. Koccaa bir toplum bizden bunu bekliyor.<br />
<br />
Toplum her adımımızı en detayına kadar belirliyor. Lohusalık süremizden, o süre içinde ne yapmamız gerektiğine kadar. Öyle ezberler yaratıyor ki doğum ertesi yeni duruma alışamamanız hormon artı toplum baskısıyla uzun sürdüğünden en yakınlarınız dahil olmak üzere sizin halinizi gören tüm koro başlıyor tek ses: "E ama lohusalık dediğin en fazla 40 gün sürer.", " Emredin komutanım! Madem öyle derhal rol yapmaya başlamalıyım. Kimse ağzını açıp aksini söylemediğine göre demek ki bende bir tuhaflık var. Çaktırmamalıyım. Zaten her haltı bir yanlış yapıyorum , bebeğime bakamıyorum, onu doyuramıyorum, hayatım alt üst oldu, kahrolayım en iyisi ben. Kahrolamıyorsam da her şey şahaneymiş gibi davranayım." Tebrikler nur topu gibi bir geleneksel stepford kadını sahibi oldunuz.<br />
<br />
Olsa olsa bir erkeğin işidir kadınların aklına bebek bakımının kadının işi olduğunu ve üstelik bunu mükkemmel yapmak zorunda olduğunu sokmak. Bununla uğraşsın da beni rahat bıraksın diyedir herhal. Her ne ise, doğduğumuzdan beri kafamıza sokulmaya çalışılan iyi anne; hiç şikayet etmeden, "Aman allahım annelik ne şahane şey" diye ortalıkta dolanandır. "İyi anne kendinden çok bebeğini düşünen, her şeyi mükemmel yapan, hiç şikayet etmeyen ve hatta yeri gelince kendini hiç düşünmeyendir", yargılarını kırmadığımız sürece, "Başka bir annelik mümkün arkadaş" demedikçe, bu acayip yarış içinde gerektiğinde en yakınındaki arkadaşına, kardeşine bile "Aaaa sen bıdı bıdı yapmıyor musun, halbuki ben...." li cümleler kurmaya devam eden, o "saçını süpürge etmek" deyimini aynen gerçekleştiren, hayatını yer bezi eden, içine atıp içine atıp kendini depresyonlarda bulan, mutsuz anneler olmaktan başka yolumuz kalmaz. Bunun en kötü yanı da yarın o çocuklar büyüdüğümüzde tümmm bu "fedakarlık"larımızın karşılığını istemeyi kendimizde hak görüp, "yemedim yedirdim..."li şahane cümleler kurmaya başlamamız olacak. Sözde bebeğimizi iyi yetiştirmeye, şahane annnelik etmeye çalışırken onun ergenliğini, gençliğini mahfedecek bela anneler olup çıkacağız, hazır mısınız?<br />
<br />
Ve sen sürekli yeni anneyi kendinle kıyaslayarak kendi şahaneliğini ispatlamaya çalışan anne. Seni affediyorum. Sana dayatılan bu role itiraz edememiş, sen de altında kalmışsın. Mutsuzluğun o kadar derinde ki, kendine güvenin öyle az ki, ancak başkasını aşağı çekerek yukarı çıkmaya çabalıyorsun. Kasma bu kadar. Bırak diğer anneyi, kendine, kendi hayatına bir bak. Bir bak ki sen de mutlu ol, çocukların da mutlu olsun. Mükemmel olmak zorunda değilsin.<br />
<br />
Mükemmel olmak zorunda değiliz. Ki aslında bir bakın etrafınıza: Mükemmel anne diye bir şey yoktur!<br />
<br />
Ve ben kızımı dünyalar kadar çok seviyor fakat annelik mesleğinden nefret ediyorum. Üstüme çıkıp tepinmek serbesttir.<br />
<br />
<br />
<br />
Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-36255528991802123722011-08-19T23:19:00.001+03:002011-08-19T23:20:40.501+03:00Gel keyfim Gel...<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Aze Çınar bugün babasıyla babannesine gitti. Ben hastalık artı tadilat artı kaç zamanın yorgunluğu ve gerilimi üzerine biraz yalnız kalabileyim ve dinleneyim diye. Bu sabah akşam Aze'nin gideceğinin bilgisi bile acayip huzurlu ve mutlu etmişti beni. Savaş tadilat için yeni eve gitmişti sabah ve akşama kadar hiç gerilmeden Azoçka ile oynaya, geze, uyuya kalka akşam ettik. Evet bir süre Aze'siz kalmak mutlu ediyor beni, hiç vicdan azabı da çekmiyorum. Bunu detaylı olarak yazacağım bir sonraki yazıda.</span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 19px;">Şimdiden bebeksiz olarak arkadaşlarımla görüşüp, sonra bir cafeye gidip kahvemi içip kitap okuyup, tek başıma yemek yiyip üstüne ayak masajı bile yaptırdım! Eve dönerken bebek arabasını sürmüyor olmak enteresan geldi. Metro turnikesine yaklaştığımda bebek arabasının geçirdiğim yöne doğru yanaştım bilinçsiz. Sonra çat diye normal yerden geçip, çut diye yürüyen merdivenleri teker teker indim. Araba ile sabit duruyor gibi değil yani... </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br />
</span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Daha çok yazı yazacağım bu iki günde. Önümüzdeki günler için biriktireceğim bile. İstediğim saatte yatıp (bunu zaten yapıyordum da) istediğim saatte kalkacağım. Son günlerde tam gaz yaptığım şekilde hızla kitap bitireceğim. Ahmet Şık'a mektup yazıp yarın göndereceğim. (170 gün oldu Ahmet ortada bir iddianame olmadan tutsak ediliyor. <span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;"> Silivri 2 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu B-9 Üst Koğuş, Silivri-İstanbul adresinden mektup gönderebilirsiniz dayanışma için.) Akşama bekar günlerimizdeki gibi sevgilimle buluşup Kadıköy'de içki içmeye gideceğim. </span></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 19px;"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 19px;">Aze'yi özlemiyor muyum peki? Özlemez olur muyum hiç? Tüm bunları yaparken saat başı arayıp duruyorum, bebek sesi duyduğumda gözüm hemen Aze'yi arıyor. Bunlar başka. Ama bir eklentisi olmadan yaşayan Derya'yı da özlüyorum ve Anne Derya'nın mutlu olup Aze'yi de mutlu etmesi için böyle aralara ihtiyacı var. </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 19px;"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 19px;">Dediğim gibi daha çoook yazacağım. Koccaaamaan 2 günüm var, erken kalkmak, mama yapmak, uyutmak, uyandırmak, alt değiştirmek, elden tutup yürütmek, ağlama sebebi tahmin etmek zorunda olmadan geçireceğim. </span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 19px;"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 19px;">(Aze büyüyüp bunları okuduğunda kızmacaksın ha tam tersi "vay be neler çekmiş ona rağmen ne güzel bakmış bana" diyeceksin ona göre!)</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #444444; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 15px; line-height: 19px;"><br />
</span></span>Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-43512103494693506252011-08-17T21:16:00.001+03:002011-08-17T21:18:40.688+03:00Kısa kısa kısa kısa- Aze konuşmaya başladı. Sanırım bir karışıklık olmuş, kendisi Fransız bir insan. Fransız aksanıyla fransızca konuşuyor. Fekat bizim tekrarlattığımız kelimeleri aynen tekrarlıyor (canı isterse). Kedi, anne, baba, hadi, bebek... Ne dersek söylüyor.<br />
<br />
- Yürüme çalışmaları ilerledi. Tek elle elimizi tutup ışık hızıyla ilerliyor.<br />
<br />
- Baya laftan anlamaya başladı. Tabakta üzüm var, Savaş "Anne ver kızım." diyor, bizimki iki parmağıyla tutup ağzıma sokuyor üzümü, "babaya ver" diyor, hop Savaş'ın ağzına... Bugün Şiirci'de "aaa Aze Pınar'ın parmaklarına bak!" dedim, ki bu laf Aze anlayıp baksın diye değil, Pınar parmaklarını Aze'ye uzatsın diyeydi, Aze uzanıp Pınar'ın parmaklarına baktı!<br />
<br />
- Aze'nin babası bir yaş daha büyüdü, pazar aile kutlamasının dışında bir de sürpriz yaptık kendisine. Hep mutlu, kutlu, sağlıklı ve bizimle olsun.<br />
<br />
- Aze geçtiğimiz pazar Feride teyzesi sayesinde atlıkarınca vb bilumum alete bindi. Çok eğlendi. Yine Feri sayesinde 3 boyutlu bir şeye bindik biz de Savaş ve Vedat'la o Aze'ye bakarken. Bize anlatışından ben uzayda geziyormuşuz gibi olacak sanmıştım. Halbuki uzay dekoru içinde roller coaster'a biniyormuş gibi oluyormuş!!! Bindiğimizin 10. saniyesinde gözlükleri çıkardım, yetmedi Savaş anlayıp elimi tuttu hemen, yetmedi gözlerimi kapadım bitene kadar, o da yetmedi kafamı sağa çevirip kısık gözle Vedat'a baktım arada bir ve kendi kendime "koltukta oturuyosun şu an, bak Vedat yanında koltuktasın koltuktasıııın" Çok korkarım ben öyle aletlerden arkadaş. Koltukta olduğumu bilsem de çok korkarım yüksekten. İnene kadar bakmadım ekrana.<br />
<br />
- Dukan diyeti diye bi diyete başladım. Başladığım 1. gün regle denk geldi, ben ağrı ve halsizlik içinde yattım 2 gün. Regl geçti, günler geçti ben hala halsizlikten ölüyorum. Diyette sadece protein yiyorsun karbonhidrat ve şeker yok. Herhalde o yüzden diyorum, aynı diyeti yapan Perizad'a soruyorum, hayır o ilk gün dışında yaşamamış böyle bir şey... Sonunda bugün anlaşılıyor ki meğer vitamin almak gerekiyormuş!!! Kaç günün uyur uyanık, bitkin hali bu yüzdenmiş.<br />
<br />
- Cevahir Alışveriş Merkezi'nde ramazan etkinlikleri düzenleniyor. Dün oradaydık. Aze'yi yaklaştırdım izlesin diye, önce tiyatrocu tipler bir mini perde arkasından müzikli bir şov sergilediler. Bütün şarkılar popüler, saçma sapan olanlardandı. Arkasından Karagöz ile Hacivat çıktı sahneye. Hadi birbirlerine Eşek, beygirle başlayıp devam eden hakaretleri geçtim, Karagöz iki de bir hacivatın kafasına dan diye vuruyordu ses çıkaran bir şeyle. Aze korktu her vurduğunda, 3.de ayrıldık hemen oradan. Ama çocuklara yönelik bir gösteride çocuklara vurmayı, hakareti sevimlileştiren içeriği sevmedim.<br />
<br />
- Her akşam dışarı çıkmaya devam. Şu bitik halde bile :((<br />
<br />
- Tadilat işleri çok korkunç. Sürekli acele ediyor olmak, kısıtlı kaynak vs işin heyecanını sıfırlıyor. Yine de tebdili mekanda ferahlık vardır umalım.<br />
<br />
- Mihri Belli Öldü. Bir tarih, bir sembol öldü. Yarın 16.30'da Şişli Camii'nden (Ateistleri başka türlü uğurlamalı ) uğurlayacağız.<br />
<br />
- Bugün foto yok. Yazı olabilmesine bile şükür. Hiç halim yok hiiiç.Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1813642703226736596.post-58659460735168979602011-08-11T22:52:00.000+03:002011-08-11T22:52:42.435+03:0053. Hafta, Yılanın derisi...<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2c8Y2cbFSX_Zd3_lg7TL_X_2dveGyQ-sqU7D_kvEwatYUyLfneesLQxdvuQvs-QC_ywGEYlqGFCEEe_mLqlXThb65e3q1BY9MqoRoUJ_5y_cL9f0lbj7-2I7hdADRf_X3k2y1cWNXHo4/s1600/023.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2c8Y2cbFSX_Zd3_lg7TL_X_2dveGyQ-sqU7D_kvEwatYUyLfneesLQxdvuQvs-QC_ywGEYlqGFCEEe_mLqlXThb65e3q1BY9MqoRoUJ_5y_cL9f0lbj7-2I7hdADRf_X3k2y1cWNXHo4/s200/023.JPG" width="150" /></a>Şu aralar hiçbir şeyi yetiştirememekten yana sıkıntılıyım. Bloga istediğim sıklıkta yazı yazamamaktan, istediğim hızda kitap okuyamamaktan, Yapmayı planladığım bir sürü şeye zaman bulamamaktan... Halbuki ortalamanın epey üstünde rahatım. Dün gece dışarıda içip, gece evde muhabbete devam edip 03.00 civarı yatıp, sabah 11.00'de kalkabilmek lüksüm var. 1 yaşında bir çocuğa rağmen. Ama işte ortalamanın çoğundan daha rahat olmam, yapamadığım şeylere üzülmemi engellemiyor. Niye böyle bir giriş yaptım, kaç zamandır yazmayı düşündüğüm bir çok konuyu hala bloga yazamamış, kısa kısa güncellemeleri bile zamanında yazamıyor olmanın verdiği dertlenme sebebiyle...<br />
<br />
Gelelim son haftaya; En son yazdığımdan beri yine koştur koştur sürüyor hayat. Geçtiğimiz çarşamba idi Aze'nin tam doğumgünü. Doğumgünü çocuğunu Gökay'a bırakıp Savaş'la kutlamaya gittik. "Ne şahane yapmışız beaaa, helal bize" temalı, karşılıklı hediyeleşmeli gecemizi geçirdik.<br />
<br />
Önceki gün Aze'nin 1 yaş kontrolüne gitmiştik. Boy: 76 cm, Kilo 10.9, Her şey normal... Sonraki günler her akşam dışarılarda dolandık.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiBIceWs-Pi-IdRn_CJkRT3ZzFB1UTCvbq9mrkA3eyNnwwk8epI35AGUXyAwHaiWynemT6n64Cdobw_XBwmlUVcYBgVTa1uqD80iI_3GemRBtCZDN7PT0z3rJ34bicBk9lfCGRm3GAHok/s1600/012.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiBIceWs-Pi-IdRn_CJkRT3ZzFB1UTCvbq9mrkA3eyNnwwk8epI35AGUXyAwHaiWynemT6n64Cdobw_XBwmlUVcYBgVTa1uqD80iI_3GemRBtCZDN7PT0z3rJ34bicBk9lfCGRm3GAHok/s200/012.JPG" width="200" /></a></div>Cumartesi günü Perizad ve dünya güzeli Elvin'le görüştük. Cumartesi Anneleri'nin oturma eyleminden gelmişlerdi, kederliydiler. Sonrasında bebelerin sınır tanımaz tüm ilgiyi üzerlerine toplamaları ile annelik, bebekler ve bebek işleri arasında sohbetle geçti günümüz. Hacıpolo'da kahvemizi de içtik ama henüz az bebe soslu derin sohbetler gerçekleştiremedik, umarız yakına.<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvn_aaueqnc5Lb8kurT_agikyP8NLvPage_I4cOY8LDuMxli7tTiwt44Yb6nuRhdDgC_vhNjg17prwqE8rYZreeWRqTLjgE7WFBQpAtYVBdHSnFoz2mVtYmxjEwYlyKpha9P1FEQp0iXg/s1600/042.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvn_aaueqnc5Lb8kurT_agikyP8NLvPage_I4cOY8LDuMxli7tTiwt44Yb6nuRhdDgC_vhNjg17prwqE8rYZreeWRqTLjgE7WFBQpAtYVBdHSnFoz2mVtYmxjEwYlyKpha9P1FEQp0iXg/s200/042.JPG" width="200" /></a></div>Pazar günü ise dünya tatlısı Doruk ve ailesine gittik öğle çay-kahvesine. Sevgili Özlem ve Nevzat çok güzel ağırladılar bizi. Funda-Barış-Ayşe İdil de geldiler. Özlem'in yaptığı şahane börekler, kekler yendi, bebeler acayip sosyalleşti. Bu grubun babaları şahane olduğundan onlar bebelerle oynarken anneler miss oturup sohbet edebildi. Emziren anneler grubuna bitmek bilmez teşekkürlerden biri daha gerekiyor bu keyifli zamanlara sebep olduğu için. (Farkettiniz mi Aze Çınar dimdik ayakta)<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwq-kY83xFuT0-xbGMAm8g94yw0pRt76VbmGXrrSjefxw9kcsO7MrOff9E9ORpW7ycGakPwFT5bIeAD9ELB2xkeVGTuuKUI9s_fzxrwVLBbMaoczsfRxTOch-bwfaoqmI_20wdmJrHAgs/s1600/097.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwq-kY83xFuT0-xbGMAm8g94yw0pRt76VbmGXrrSjefxw9kcsO7MrOff9E9ORpW7ycGakPwFT5bIeAD9ELB2xkeVGTuuKUI9s_fzxrwVLBbMaoczsfRxTOch-bwfaoqmI_20wdmJrHAgs/s200/097.JPG" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">k.validenin yüze dikkat :))</td></tr>
</tbody></table><br />
<br />
Ondan sonra kayınvalidelere gittik. Savaş'a aile doğumgünü kutlaması yaptık. Evet bizim ailemizin üçte biri ağustos doğumlu. Aze her zamanki gibi onca kişinin ilgisi içinde kendinden geçti.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhF5i4c3Q_9q5k9IszWSGBYLWCox-apaqKxl6NXJYne02XoyJdsJF5wraJaCi38S9FdO1RIZ9Z5_dFNZDfSUM80a6n1q_2WLN7uo-eOg_OrHULN0mN3aFV3JWY7QkyG-5cV3nCvT21eOCM/s1600/105.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhF5i4c3Q_9q5k9IszWSGBYLWCox-apaqKxl6NXJYne02XoyJdsJF5wraJaCi38S9FdO1RIZ9Z5_dFNZDfSUM80a6n1q_2WLN7uo-eOg_OrHULN0mN3aFV3JWY7QkyG-5cV3nCvT21eOCM/s200/105.JPG" width="200" /></a>Ertesi gün ise uzun yıllardır arkadaşımız olan (Alevilikte musahiplik vardır, bir nevi kardeşlik ilanı, heh Savaş'la Ümit musahipler.) Ümit, Dilek ve oğulları Batu ile birlikteydik. Aze Çınar çok acayip bir akşam geçirdi. En sosyal, en sınırsız, en korku-sevgi-eğlence karışık ve mutlu anlarını. Biz de canlı olarak iki kardeş nasıl yaşıyor onu gördük. Aze Batu'dan bazen çok korktu ama ona rağmen sürekli peşinden dolaştı, gülmekten yıkıldı, zıp zıp zıpladı. Batu'yu taklit edip durdu... Ve o gün doğduğundan beri ilk kez bu kadar saat uyanık kalıp gece 23.30 civarı uyudu.<br />
<br />
Bir kaç zamandır bir tadilat işleriyle de uğraşıyoruz. Hem beden hem ruh yoruyor. Göçebe kaplumbağalar olarak yine göçüyoruz. Bu sefer daha bir başka. Ama hayır bu sefer de çok uzun süreli olmayacak. Her göçte biraz daha yük atıyoruz, biraz daha minimalize oluyoruz. Faydası oluyor bence bu taşınmaların :) Çok uzak değil "son" taşınmamız. Biraz daha zamanı var ama çok uzak değil. O zamana kadar zihnimiz de son şekline doğru hızla yol alıyor. Öyle hissediyorum ki aynı zamana denk gelecek zihnimizin olgunlaşması, oturması ile bizim fiziksel olarak da "aha da burası" deyip oturmamız. Eskiden "Yılan gibi olmak lazım" derdik. "Soyulan deriyi boşuna vücutta tutmamak gerek. Hayatında gereksiz yer kaplayan her şeyi kuruyan deri gibi atmak gerek. Hiçbir şeye boyun eğmeyip, kanıksayıp, olumsuz haliyle kabul etmeyip, gerekirse tüm hayatı değiştirmek pahasına silkinip atmak deriyi..." O zamanlar sadece derdik, bir süredir yapıyoruz da dediğimizi. Gitgide duruluyor, sakinliyor, hayatı daha net algılayıp, hayata daha çok gülebiliyoruz. İşte büyümek böyle bir şey herhalde. Bilmiyorum çoğunluk yaşıtımızın artık "yaşlanıyoruz" demeye başladığı bu anlarda bizim "büyüyoruz" dememiz neye denk düşüyor. Ama seviyorum bu halimizi. Adına ister yaşlanmak ister büyümek diyelim.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Başka Annehttp://www.blogger.com/profile/01012041348956459186noreply@blogger.com0