Lilypie Second Birthday tickers

16 Eylül 2010 Perşembe

Mucizeye Alışmak

İnsan evladının her şeye kolaycacık alışmasına alışmıştım ama mucizelere de bu kadar kolay alışılacağını düşünmezdim. Daha bir yıl geçmedi içimde bir insanın varlığının şokunu yaşadığımdan bu yana. İçimde bir sırt, bir kol, iki göz oluşması, içimde iki kalbin birden atması çok acayip şeylerdi. Ama hayat hızlı akışıyla bu şokları sindirmeye izin vermeden “kanıksatıverdi” hemen. Yine hamileyken, çevremdeki anne kadınlara ve çocuklarına şaşkınlıkla bakardım; “Ulan nasıl sakin bu kadınlar böyle, nasıl normal normal bakıyorlar çocuklarına? İçlerinden çıktı o insanlar ayol, ben annemin içinden çıktım, ne kadar normal karşılıyorlar, nasıl normal karşılanabiliyor, aloooo dünya çok çılgın bir yer olm!!!!” fikriyatı içindeyken, benim içimdeki çıktığında bunu normalize etmem iki günü bulmadı. Hani “benimmmmm” çocuğum oluşu ile bir farklılığı hissediliyor elbette de daha iki ay önce benim karnımı tekmeleyen canlı olduğu şoku çoktan unutuldu. Çünkü dedim ya demin de hayat pek hızlı akıyor. O şoku yaşayıp sindirmeye zaman yok. Karnının doyması, boşaltımını iyi yapması, temizliği, sağlığı, uykusu gibi konuların düşünülmesi gerekiyor. Tüm bunlar düşünülürken gündelik hayatın sürmesi gerekiyor. Kişinin kendini dinlendirmesi gerekiyor...

Bazı bazı, kucağımda sallarken ve o bana dikkatli dikkatli bakıp, parmağımı sımsıkı yakalamışken hatırıma geliyor karnımdayken onunla konuşmalarım. Gözlerim yaşarıyor. Nasıl o zamanki mucizeye, doğum ve karşıma gelmesi mucizesine alıştıysam, bundan sonraki her gün de normalleşecek gitgide ve işte koca dünyanın sıradanlaşmasının bir parçası oluverdik gitti... Çok süper şeyler oluyor bu hayatta ve de olabilir daha fazlası, iş ki biz beyinlerimizi zapteden sıradanlığımızı yıkalım.

Benim minik farem, sen koca bir mucizesin ve umarım ben bunu hiç unutmam.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

16 Eylül 2010 Perşembe

Mucizeye Alışmak

İnsan evladının her şeye kolaycacık alışmasına alışmıştım ama mucizelere de bu kadar kolay alışılacağını düşünmezdim. Daha bir yıl geçmedi içimde bir insanın varlığının şokunu yaşadığımdan bu yana. İçimde bir sırt, bir kol, iki göz oluşması, içimde iki kalbin birden atması çok acayip şeylerdi. Ama hayat hızlı akışıyla bu şokları sindirmeye izin vermeden “kanıksatıverdi” hemen. Yine hamileyken, çevremdeki anne kadınlara ve çocuklarına şaşkınlıkla bakardım; “Ulan nasıl sakin bu kadınlar böyle, nasıl normal normal bakıyorlar çocuklarına? İçlerinden çıktı o insanlar ayol, ben annemin içinden çıktım, ne kadar normal karşılıyorlar, nasıl normal karşılanabiliyor, aloooo dünya çok çılgın bir yer olm!!!!” fikriyatı içindeyken, benim içimdeki çıktığında bunu normalize etmem iki günü bulmadı. Hani “benimmmmm” çocuğum oluşu ile bir farklılığı hissediliyor elbette de daha iki ay önce benim karnımı tekmeleyen canlı olduğu şoku çoktan unutuldu. Çünkü dedim ya demin de hayat pek hızlı akıyor. O şoku yaşayıp sindirmeye zaman yok. Karnının doyması, boşaltımını iyi yapması, temizliği, sağlığı, uykusu gibi konuların düşünülmesi gerekiyor. Tüm bunlar düşünülürken gündelik hayatın sürmesi gerekiyor. Kişinin kendini dinlendirmesi gerekiyor...

Bazı bazı, kucağımda sallarken ve o bana dikkatli dikkatli bakıp, parmağımı sımsıkı yakalamışken hatırıma geliyor karnımdayken onunla konuşmalarım. Gözlerim yaşarıyor. Nasıl o zamanki mucizeye, doğum ve karşıma gelmesi mucizesine alıştıysam, bundan sonraki her gün de normalleşecek gitgide ve işte koca dünyanın sıradanlaşmasının bir parçası oluverdik gitti... Çok süper şeyler oluyor bu hayatta ve de olabilir daha fazlası, iş ki biz beyinlerimizi zapteden sıradanlığımızı yıkalım.

Benim minik farem, sen koca bir mucizesin ve umarım ben bunu hiç unutmam.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...