Şimdi cennet günler yaşıyorum. Hormonsuz, süt var mı yok mu sıkıntısı olmadan, minicik bebek dünyaya tutunabilecek mi, büyüdü mü, büyüyecek mi, gazı bitecek mi, daha uzun süre uyuyacak mı dertlerinin bittiği, Aze'nin türlü güzellikler sergilediği günler...
Baba demekten, ayakta durmaya, zıplayarak kucaktan kucağa geçmeye, çığlıkla şarkı söylemeye, ellerini kullanışına, dans edişine Savaş'ı da beni de gün içinde yüzlerce kez kendine tekrar tekrar aşık eden bin türlü işve, oyun, şov.

Artık her şeyi yiyebiliyor ve dahi yemek istiyor. Sebze hariç her şeyi. Bu bakımdan biraz anneye benzemiş. Sabah devam sütü içiyor, 12 gibi, peynir, pekmez, buğday ekmeği, ceviz, ıhlamurdan oluşan kahvaltısını yiyor. 16.00-17.00 gibi sebze püresi, 18.00 gibi yoğurt-elma, 23.00 gibi yine devam mamasını yiyor uyku arasında. 19.30 gibi yatıp sabah 08.00 gibi kalkıyor. Uyumlu hallerine devam ediyor. Gelen misafirlere yarım saatte alışıp, kucaklarına gidiyor. Yolda belde gördüklerine gülümsüyor. Müziğe bayılıyor. Ne zaman müzik duysa hemen ayakları sallamaya başlıyor. Son günlerde buna eller de eklendi.

Hamileliği, ilk ayları aramayacağım demiştim, aramadım. Ama şu günleri çok arayacağımı biliyorum. Öyle uyumlu, öyle oyuncu, öyle sakin, güzel bir bebek ki, bu aylarını ömrümce özleyeceğime eminim.
Bu sözler (yani bu döneme özlem) bir bebek daha yaptırır size :)
YanıtlaSilUykusuz geceler gaz sancıları ne zaman uyuyup uyanacağı belli olmayan saatler...Ama hamilelik günlerimi hala özlemiyorum.Bir gülüşü her şeyi unutturuyor.Sanırım senin bu zamanlarına geldiğimde daha da güzel olacak her şey.
YanıtlaSil