Epeydir düzenli yazmıyorum bloga. Minik minik duyurular, haberler vs ile yetiniyorum. Bahardan beri hayatımız sürekli değişti. Kötü değişim değildi hiçbiri. Değişimleri severim. Ama bir rutin ve düzeni engelledi sürekli değişimler. 1 kere taşınma, 1 dönemsel iş, 5 kez şehir dışı, 1 kez daha taşınma, Savaş'ın iş değiştirmesi, Biri İnternet'in beceriksizlikleri ve internetsizlik, TTNet'e maalesef dönüş, Savaş'ın işten çıkması derken yerleşik yaşamı oturtamadık bir türlü. Bu oturtamamak blogu geciktirmek gibi küçük şeyler dışında bir sıkıntıya yol açmadı hiç, yersizlik yurtsuzluk, göçebelik halini de severiz biz aslında ama bebek olunca yerleşikliği, rutini daha çok arar olduk.
Ama bugün farkettim ki ben aslında her zorluğa rağmen çok daha önce bir şeyler yazabilirmişim. Beni durduran şey sınırlı internet, zaman zaman internetsizlik değil gitgide biriken anlatılacak şeyleri toparlamaya üşenmek, nereden başlayacağını bilememek falanmış. Ayların fotoğrafları Savaş'ın laptopta. Oradan al, benim emektara taşı, foto seç, yükle de eksta yük! "Yaz ne istersen, fotoğrafsız yaz yahu" der demez kendi kendime hop burada bulverdim işte kendimi. O yüzden kaç zamandır düşündüğüm gibi, son bıraktığım yerden başlayıp, şu oldu bu oldu diye anlatmayacağım. Biliyorum çok kere "oo anlatacak çok şey var gelince anlatacağım." dedim ama bunu yapmayı beklersem daha çok bekleyecek bu blog gibi geliyor bana. O yüzden kronolojik olmayacak aklıma gelenler geçecek sadece.
Buralara gelmeyeli Aze Çınar 14 aylık ve 12 kilo oldu. Takır takır koşuyor, laf anlıyor, düştü, gel, git, al, ver, anne, baba, dede, bulun (balon), mama, bitti, aç gibi kelimeleri söylüyor. Söylenen bir çok şeyi anlıyor. mesela kumandayı şuna götür dediğimizde evdeki 5-6 kişi içinde kimi demişsek ona götürüyor. "Uyandıysan, daha fazla uyumayacaksan emziğini çıkar" dediğimde emziğini çıkarıyordu, son günlerde ise geliştirip, uyumuyorsak napıyoruz? diye soruyorum hop atıyor ağzından emziği. Uykusu geldiğinde bazen elimizden tutup yatağa götürüyor bizi. Hangimizi seçmişse geride kalana el sallıyor. Geçenlerde Mumu (Mustafa Murat) bizde kaldı. Ahu bir seminere gitti. Baya bir süre oyuncak kapıştılar yerde. bir süre sonra Mumu ağlamaklı olunca "Ama kızım Mumu'nun annesi burada değil bak yazık, üzülmesin." der demez elindekini uzattı Mumu'ya kuzum.
Her şeyi yiyor. Bazen bazı şeyleri istemiyor ve çok net belli ediyor. Çok güzel sarılıyor, öpüyor. İnsanları tanıyor. Kişisine göre tepki veriyor. Genel itibariyle sıcakkanlı ve güleç. Tüm geçtiğimiz süreçte anne-bebek grubumuzla görüşmelerimiz sıklıkla devam etti. Eylemlere gitti. Bol bol babanneye gitti. Annaneye gitti. Sokakta bol bol oynadı. Kedi ve köpeklere aşık oldu. Köpek deyince "Hov" , kedi deyince "maaağv" diyor. Yatak gibi yumuşak yerlerde de ayağa kalkıp dik durabilmeye başladı. Yapınca da kendini alkışlıyor.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Hep birlikte karşıya geçmek üzereyiz. Hızlıca ilk aklıma gelenleri yazmak istedim ki artık başlamış olayım şu bloga. Devamı gelecek.
Öperiz hepinizi.
10 KASIM 2024
1 hafta önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder