Neye gelmedin arkadaş, evindesin, görülüyor ki internet de var, e daha ne, allahtan belanı mı istiyorsun demeyin lütfen. Ayıp. Şurada sevgilim ve kızımla başbaşa süper tatil yaşıyoruz az daha durun bak şahane geleceğim (Hohoyt).
Ve başlıkta dediğim mühim şeye gelince; Bir kısmınız biliyordur, Emzirme Reformu adında bir sivil toplum hareketi mevcut. Ben de dahil bir çok gönülü arkadaş, anne sütünün yaygınlaştırılması, iş yerlerinde annelerin hayatlarını kolaylaştıran düzenlemeler yapılması, süt izinlerinin daha makul ayarlanması taleplerini yaygınlaştırmaya, uygulama geçirmeye çabalıyoruz. İşte o emzirme reformu genişledi ve aşağıya kopyaladığım sebeplerle Anne Dostu Toplum Platformuna dönüşmek üzere. Manifestosunu yazarken de blog dünyasının desteğini alarak, ulaşabildiğimiz tüm annelerin de fikrini almak niyetinde. Bu yüzden aşağıdaki soruları blogunuzda ya da alttaki yorum kısmında cevaplarsanız çok sevineceğiz. Sobeyi başlatan Blogcu Anne'nin yer verdiği, hareketin metnini şu linkte okuyabilirsiniz.
Gelelim sorulara:
- “Anne Dostu Toplum”dan ne anlıyorsunuz? Birkaç cümle ile tanımlar mısınız?
- Türk toplumunun “Anne Dostu” bir toplum olduğunu düşünüyor musunuz?
- Toplumsal hayatta annelerin karşılaştığı en büyük üç zorluk sizce nedir?
- “Anne Dostu İş Yeri” deyince aklınıza gelen ilk üç kriteri paylaşır mısınız?
- Çalışan annelerin yaşadığı en önemli üç sorun size göre nedir?
- Elinize bir sihirli değnek verilse, iş ya da günlük hayatınızda yaşadığınız hangi sorunu/engeli değiştirmek isterdiniz?
Ve benim cevaplarıma:
1- Anne Dostu Toplumdan anladığım, kısaca söz konusu toplumun her şeyden önce kadınların anne oldukları için cezalandırılmadıkları bir toplum. Çalışma hayatlarını bırakmak zorunda olmadıkları, ama çalıştıkları için de bebeklerine süt vermekten vazgeçmedikleri, süt sağmanın işkenceye dönüştürülmediği, annenin hayatını kolaylaştırmak için gereken her tür desteğin, eğitimin devlet tarafından verildiği bir yer oluşudur.
2- Türkiye'lilerin değil anne dostu olması aksine anne düşmanı olduğunu düşünüyorum. Anne kutsaldır ve çocuğu onun her şeyidir masalıyla, kadını bebeğin esas bakıcısı kılıp, babayı soyutlayarak kadının tüm hayatını paramparça ediyorlar. Mahalle baskısı en ufak bir yakınmayı bile duygusal linçle karşılayıp, annenin mükemmel olmaya çalışıp, bebeği için işinden, hobilerinden, arkadaşlarından vazgeçmesiyle sonlanıyor. Kadının kendi annesinden iş yerlerine, devlete kadar geniş bir yelpaze, kadını evde atıl kalan, üretmeyen, ayakları üzerinde duramayan hale getirmek için elinden geleni yapıyor.
3- 1- İş yerlerindeki yetersiz izin düzenlemeleri ve yetersiz sağma koşulları
2- Karşılaşacağı sorunlara hazırlıksız olup yeterince bilgilenmemiş olmanın hormonlarla birleşip yarattığı psikolojiye, çevreden gelen empatisizlik, baskı, birbirinden farklı "en doğru benimki tavsiyeleri.
3- Çalıştıklarında bebeklerini emanet edecekleri kişi-kurum sorunu. Devlet - İş yeri kreşlerinin eksikliği
4- Biraz fazla olacak benimkiler:
1- Hamilelik ve doğum sonrası izinlerin anne-bebek sağlığı ve psikolojisi gözetilerek en az 1 yıl ücretli olarak düzenleyen
2- İşe alış ve maaş kriterlerini annelik-anne olma potansiyeli üzerinden yapmayan, tüm çalışanlarına eşit şartlar, imkanlar sunan
3- Sağma için uygun odalar sağlayıp, anneleri süt sağdıkları için suçlu hissettirmeyen, baskı yapmayan,
4- Çalışma saatlerini, mesai saatlerini annenin koşullarına göre esnetebilen,
5- Kreşi olan
5- 4. Sorunun yanıtındaki şartların gerçekleşmiyor oluşu en büyük sıkıntıları bence.
6- Elimde sihirli değnek olsa emzirme işini sorunsuz yaşayabileceğim bir hal yaratırdım. Şu anki tecrübemle geçmişe dönüp sonra hamileliğimi de doğum sonrasını da baştan yaşamamı sağlardım. Bilinç çok önemli ve maalesef bizde bilinç yerine şehir efsaneleri ve afaki "annelik muhteşem şey" gazlamaları ile korkunç bir döneme giriyoruz bizi ne beklediğini bilmeden. O kocaman sorumlulukla karşılaştığımızda ise tecrübe ve bilinç eksikliği fena çarpıyor insanı.
genis cevapli sorulara yanit vermekte gucluk cekiyorum o yuzden 2. sorudan basliyorum efenim (hem sanki 1'in cevabi sorunun icinde, bana gore :))
YanıtlaSil2) Hayir, dusunmuyorum. Anne olmaya, emzirmeye dair o kadar cok baski var ki kadinin uzerinde anne dostu olmaktan cok uzaga dusuruyor bu baskilar Turkiye'yi..
3) Aklima ilk gelenler:
1 - Sokaga ciktiginiz anda sizin cocugunuzu sizden daha cok dusundugunu zanneden insanlarla karsilasmaniz. Aman cocugu usutursun, aman hasta etme cocugu!
2 - Calisan ve emziren anne olmanin zorluklari saymakla bitmez heralde. En basitinden isyerleri sut iznini kullandirtmamak icin bin takla atiyorlar.
3 - Geleneksel anne-babalikla bi yerlerden okuyarak, arastirarak anne-baba olma dengesini Turkiye gibi muhafazakar bi toplumda olusturmak bir hayli zor. Aileden birilerinin soylediklerini yapmazsaniz alinirlar, sadece onlarin dediklerini yaparsaniz bu sefer 30 yil once cocuk buyutmus gibi olursunuz.. Kisacasi zor...
4) Anne dostu bir isyerinde olmasi gerekenler:
1 - Sut izninin verilmesi
2 - Hamile kadinlarin bebekten sonra ise geri donusunun kesinlesmesi
3 - Emzirme odalarinin saglanmasi
5)Yukarida da soyledigim gibi sut izninin verilmemesi, emzirme odalarinin bulunmamasi ve dogum sonrasi ve oncesi izinlerin azligi.
6) Calisan bir anne olarak izimla daha fazla vakit gecirmek isterdim.
Görev tamamlanmıştır. ;)
YanıtlaSil