skip to main |
skip to left sidebar
skip to right sidebar
Aze Ekmeğinin Peşinde!
Sabah her zamanki gibi kalktık güle oynaya. Aze yemeğini yedi, o kenarda oynarken ben süt sağdım. Sonra beraber biraz oynadık ve Aze yeniden uyudu. Ben de uyudum. Sesine uyandım. Sanki daha yeni yatmış gibiydik. Belki uyur yine diye "Hadi kızım eee kızım" vs dedim gözlerim kapalı. Ben kendi yatağımdayım o da hemen dibimdeki park yatağında. Mızırdanmalar devam etti. Gözümü hafif açtım, park yatağın yandaki delikli filesinden dikkatle beni kesiyor. Uyumayacağını anladım, yanıma alayım uyursa uyur uyumazsa benim yanımda oynar kendi kendine diye düşündüm. Battaniyesini serdim. Kucakladım, pek sevindi. Yeniden yatay duruma geçince pek bozuldu, suratı düştü. Ama sanırım bir bildiği var bu kadının diyerek pek bir şey demeden beni izlemeye devam etti. O sırada telefon çaldı. Gittim telefonu aldım. Konuştum, kapattım, Aze'ye baktım, yine bir sevindi "sıra bana geldi sonunda" diye düşündü herhalde. Yanına yatınca önce gözlerine inanamayarak şu fotoğraftaki gibi baktı "Napıyorsun kadın sen?" der gibi.
Üstüne gözlerimi de kapatınca o kadar içli bir "hiyyeaaaağğğ" dedi ki dudakları büzüştürerek anlatamam. O dediği şey, "2 dakikaya çok fena ağlamaya başlayabilirim ona göre" anlamına gelen ağlamamsı bir ses. Gözümü açtım şaşırarak, tam o esnada minicik bir el gördüm yüzüme doğru gelen, görmemle çat diye yüzüme inmesi de bir oldu! ahahaha -şiddetten tamamen uzak dikkat çekme amaçlı da olsa- kızımdan bir tokat yemiş oldum. Sonunda tembel anne bir zahmet bu kızın ne derdi var diye düşünmeye başlayabildi, saate bakar bakmaz da yatalı bir buçuk saat olduğunu, kızçenin yemek vaktinin gelmiş de geçiyor olduğunu gördü. "amaaanın Azoçka acıkmış" deyip yerimden fırlamamla, Aze de gülerek, el kol sallamaya, "Nihayet be kadın nihayet" anlamına gelen bakışlar atmaya başladı. Hikayemiz, Aze'nin 3 dakika sonra yemeğine kavuşmasıyla mutlu sonla bitti.
Benim aslan kızım, minik savaşçım, deliler gibi ağlamak yerine sabırla bekleyip, sonra kendi yöntemiyle derdini anlatıp, istediğini aldı. Seni en çok saçma sapan da olsa gerekli de olsa bas bas ağlamadığın için seviyorum Canım Aze'm.
Aze Ekmeğinin Peşinde!
Sabah her zamanki gibi kalktık güle oynaya. Aze yemeğini yedi, o kenarda oynarken ben süt sağdım. Sonra beraber biraz oynadık ve Aze yeniden uyudu. Ben de uyudum. Sesine uyandım. Sanki daha yeni yatmış gibiydik. Belki uyur yine diye "Hadi kızım eee kızım" vs dedim gözlerim kapalı. Ben kendi yatağımdayım o da hemen dibimdeki park yatağında. Mızırdanmalar devam etti. Gözümü hafif açtım, park yatağın yandaki delikli filesinden dikkatle beni kesiyor. Uyumayacağını anladım, yanıma alayım uyursa uyur uyumazsa benim yanımda oynar kendi kendine diye düşündüm. Battaniyesini serdim. Kucakladım, pek sevindi. Yeniden yatay duruma geçince pek bozuldu, suratı düştü. Ama sanırım bir bildiği var bu kadının diyerek pek bir şey demeden beni izlemeye devam etti. O sırada telefon çaldı. Gittim telefonu aldım. Konuştum, kapattım, Aze'ye baktım, yine bir sevindi "sıra bana geldi sonunda" diye düşündü herhalde. Yanına yatınca önce gözlerine inanamayarak şu fotoğraftaki gibi baktı "Napıyorsun kadın sen?" der gibi.
Üstüne gözlerimi de kapatınca o kadar içli bir "hiyyeaaaağğğ" dedi ki dudakları büzüştürerek anlatamam. O dediği şey, "2 dakikaya çok fena ağlamaya başlayabilirim ona göre" anlamına gelen ağlamamsı bir ses. Gözümü açtım şaşırarak, tam o esnada minicik bir el gördüm yüzüme doğru gelen, görmemle çat diye yüzüme inmesi de bir oldu! ahahaha -şiddetten tamamen uzak dikkat çekme amaçlı da olsa- kızımdan bir tokat yemiş oldum. Sonunda tembel anne bir zahmet bu kızın ne derdi var diye düşünmeye başlayabildi, saate bakar bakmaz da yatalı bir buçuk saat olduğunu, kızçenin yemek vaktinin gelmiş de geçiyor olduğunu gördü. "amaaanın Azoçka acıkmış" deyip yerimden fırlamamla, Aze de gülerek, el kol sallamaya, "Nihayet be kadın nihayet" anlamına gelen bakışlar atmaya başladı. Hikayemiz, Aze'nin 3 dakika sonra yemeğine kavuşmasıyla mutlu sonla bitti.
Benim aslan kızım, minik savaşçım, deliler gibi ağlamak yerine sabırla bekleyip, sonra kendi yöntemiyle derdini anlatıp, istediğini aldı. Seni en çok saçma sapan da olsa gerekli de olsa bas bas ağlamadığın için seviyorum Canım Aze'm.
Oy tatlı Aze'ye kocaman alkış gözümün önüne getirdim de ne tatlı olmuştur derdini anlatmaya çalışırken :) Maşallahlar olsun..
YanıtlaSilAze ne güzel isim :) Dağların kızı Aze... Aferin ona aç kalmaz o hiç :)
YanıtlaSilKızkardeş Adaş valla tatlı mıydı emin değilim, çaktığı tokatla yıldızlar uçuşuyordu o an gözümde :))
YanıtlaSilUmut eve dağların kızı Aze, yüreği yiğit Aze. :)) Umarım hiç aç kalmasın.
Aze Çınar artık büyümüş de iletişim kuruyormuş. Tebrikler Derya :)
YanıtlaSil:) o Aze'nin mahareti sevgili çokbilmiş :))
YanıtlaSil