Lilypie Second Birthday tickers

17 Haziran 2011 Cuma

tatil 2

Bugün Ursula L. Quinn'in Atuan Mezarları'nı bitirdim. Yerdeniz serisinden. Kitapta bir ilk rahibeden sözediyor Ursula Teyze. Bu rahibe öldüğünde o gün doğan kız çocuğu bulunuyor, rahibenin yeniden o bedende doğduğuna inanılıyor. Çocuk 5 yaşına geldiğinde tapınak bölgesine alınıyor ve rahibenin bilgileri ona “hatırlatılıyor”. Bu çocuk “Arha” (Yutulmuş) o minik yaşta bile olgun. Bunları anlatıyorum çünkü Arha bana Aze'yi çağrıştırdı bugün. Bize (ben, Savaş, Vedat, Gökay vd) Aze hep minik bir yetişkin gibi geliyor. Doğduğundan beri bebek olduğu zamanlar o kadar az ki! Hep bir yetişkin tavrı içinde oldu minik kuzu. Zaten arıza çıkarmayan bir minikken hele ki ters zamanlarda özellikle bir sakinlik içinde olup bize hiç sıkıntı çıkarmadı. Yeni doğduğunda 7 hafta biz farketmezken aç kaldığında bile gıkı çıkmadı doğru dürüst. Hep bir yetinme halinde oldu. Çevreye, insanlara hep bir olgunlukla,araştıran, inceleyen bakışlarla baktı, yetişkin gibi güldü, konuşmaya çalıştı. Hiç bebek bilinçsizliğinde olmadı. Nadir arıza anlarında bile yetişkin edasıyla koydu tavrını miniğim. Ne kadar uğraşsam anlatamam tam ne dediğimi. Yaşayanlar biliyor. Bugün Gökay'la da telefonda tam bunları konuşmuşken, Arha'yı okuduğumda Azee'yi hatırlayıp gülümsedim. Çoğuncu kez dünyaya gelmiş yetişkin bir bilge doğurmuşum sanırım.

Tatile geldiğimizden beridir de böyle kuzu. Suya soktuğumuzda su soğuk gelse bile çığlık çığlığa ağlamak yerine “vevvevdevdevcevcev” mızır mızırdandı da ağlamaklı yine de bir kez olsun bebek gibi tepki vermedi. Konuştu bizimle resmen. “Lan anne olacak kadın soğuk lan üşüyorum olm çıkar la beni burdan” der gibi vızırdayıp durdu. Yok ben böyle kaba konuşurum da bebişim kibarlığını hiç bozmadı.

Denizden çıktıktan sonra çat uyudu ikişer saat dalga sesleri eşliğinde. Anne ile baba denizin, tatilin, kumun tadını çıkarsınlar diye düşündü kesin. Uyandıktan sonra da kuma koyunca “Bu ne yaa? Ne saçma iş, ne yapayım ben bunlarla?” der gibi baktı uzun uzun. Savaş yanında oynayınca “Öff üzmeyeyim şu tatlı adamı bari” deyip onun hatırına eşlik etti. 5 dakika sonra bıraktı. Yetişkin gibi çıktı şezlonguna oturdu. Bazen gülüşleri bile böyle oluyor. Valla bak öyle oluyor. “Karşımda maymunluk edip duruyorlar, üzülmesinler bari” diyerek numaradan gülüyor. Sonra elindeki uğraşı neyse ona geri dönüyor.










Yalnız biraz ilgi delisi olduğu kesin. Her geçen benle konuşsun, bana bayılsın, gülsün, ben de elimle selamlayayım onları derdinde. Yemekteyken falan çevredekilerden bakmayan olursa bir bozuluyor sormayın gitsin.

Uzunl lafın kısası, bebekle ilk tatil nasıl olacak endişe duyuyorken, benim minik Arha'm, canım Tenar'ım zerre sorun çıkarmadan geçirtiyor tatilimizi. Birlikte tatil yapılan nice yetişkinler bile onca arıza yaparken benim derya kuzum onlarca övgüyü hakediyor.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

17 Haziran 2011 Cuma

tatil 2

Bugün Ursula L. Quinn'in Atuan Mezarları'nı bitirdim. Yerdeniz serisinden. Kitapta bir ilk rahibeden sözediyor Ursula Teyze. Bu rahibe öldüğünde o gün doğan kız çocuğu bulunuyor, rahibenin yeniden o bedende doğduğuna inanılıyor. Çocuk 5 yaşına geldiğinde tapınak bölgesine alınıyor ve rahibenin bilgileri ona “hatırlatılıyor”. Bu çocuk “Arha” (Yutulmuş) o minik yaşta bile olgun. Bunları anlatıyorum çünkü Arha bana Aze'yi çağrıştırdı bugün. Bize (ben, Savaş, Vedat, Gökay vd) Aze hep minik bir yetişkin gibi geliyor. Doğduğundan beri bebek olduğu zamanlar o kadar az ki! Hep bir yetişkin tavrı içinde oldu minik kuzu. Zaten arıza çıkarmayan bir minikken hele ki ters zamanlarda özellikle bir sakinlik içinde olup bize hiç sıkıntı çıkarmadı. Yeni doğduğunda 7 hafta biz farketmezken aç kaldığında bile gıkı çıkmadı doğru dürüst. Hep bir yetinme halinde oldu. Çevreye, insanlara hep bir olgunlukla,araştıran, inceleyen bakışlarla baktı, yetişkin gibi güldü, konuşmaya çalıştı. Hiç bebek bilinçsizliğinde olmadı. Nadir arıza anlarında bile yetişkin edasıyla koydu tavrını miniğim. Ne kadar uğraşsam anlatamam tam ne dediğimi. Yaşayanlar biliyor. Bugün Gökay'la da telefonda tam bunları konuşmuşken, Arha'yı okuduğumda Azee'yi hatırlayıp gülümsedim. Çoğuncu kez dünyaya gelmiş yetişkin bir bilge doğurmuşum sanırım.

Tatile geldiğimizden beridir de böyle kuzu. Suya soktuğumuzda su soğuk gelse bile çığlık çığlığa ağlamak yerine “vevvevdevdevcevcev” mızır mızırdandı da ağlamaklı yine de bir kez olsun bebek gibi tepki vermedi. Konuştu bizimle resmen. “Lan anne olacak kadın soğuk lan üşüyorum olm çıkar la beni burdan” der gibi vızırdayıp durdu. Yok ben böyle kaba konuşurum da bebişim kibarlığını hiç bozmadı.

Denizden çıktıktan sonra çat uyudu ikişer saat dalga sesleri eşliğinde. Anne ile baba denizin, tatilin, kumun tadını çıkarsınlar diye düşündü kesin. Uyandıktan sonra da kuma koyunca “Bu ne yaa? Ne saçma iş, ne yapayım ben bunlarla?” der gibi baktı uzun uzun. Savaş yanında oynayınca “Öff üzmeyeyim şu tatlı adamı bari” deyip onun hatırına eşlik etti. 5 dakika sonra bıraktı. Yetişkin gibi çıktı şezlonguna oturdu. Bazen gülüşleri bile böyle oluyor. Valla bak öyle oluyor. “Karşımda maymunluk edip duruyorlar, üzülmesinler bari” diyerek numaradan gülüyor. Sonra elindeki uğraşı neyse ona geri dönüyor.










Yalnız biraz ilgi delisi olduğu kesin. Her geçen benle konuşsun, bana bayılsın, gülsün, ben de elimle selamlayayım onları derdinde. Yemekteyken falan çevredekilerden bakmayan olursa bir bozuluyor sormayın gitsin.

Uzunl lafın kısası, bebekle ilk tatil nasıl olacak endişe duyuyorken, benim minik Arha'm, canım Tenar'ım zerre sorun çıkarmadan geçirtiyor tatilimizi. Birlikte tatil yapılan nice yetişkinler bile onca arıza yaparken benim derya kuzum onlarca övgüyü hakediyor.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...