Gitgide bir hüzün kaplıyor, böyle hüzün gibi de değil de, acayip bir şey. Gitgide işlevsizleşmek, yataktan kalkmak için bile yardıma ihtiyaç duymak, sürecin nasıl, ne zaman biteceğini bilmemek... Bu gece rüyamda bir doktor muayene ediyordu beni. “Burada bebek yok, psikolojik hamilelik sizinkisi. Üzgünüm.” diyordu. Sonra sabah bir uyandım, elimi karnıma götürdüm; göbek yok!!! Hemen, acaba rüya mı görüyorum diye düşündüğüm her an yaptığım gibi dudağımı ısırdım. Allah! Dudağım acıdı, demek ki rüya değildi. Hemen gözümü açıp, doğruldum. Meğer aylardır ilk kez uyurken sırt üstü yatabilmişim ve öyle uyanınca karnım baya düz halde duruyormuş. Ödüm koptu farkedene dek.
Sonra, gün içinde Aylin ile Savaş, derin temizlik işine gömülüyorlar. Buzdolapları çekiliyor, dip köşe her yan temizleniyor... Ben değil onlara yardım etmek, çoklukla yattığım yerden kalkmak için bile onlara ihtiyaç duyuyorum. Kitap okumayı, dizi-film izlemeyi, uyumayı geçtim, boş boş duvara bakmak gayet normal, rutin bir eylemim haline geldi. Bir yandan ağrı sızı, bir yandan sıcaklar...
Akşam Perihan geldi. Sohbet muhabbet bir gün daha geçti. Darısı yarına...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder