Lilypie Second Birthday tickers

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Özgür olmak ya da olmamak

Hayat hep acayip, pek acayip. Bazen sadece bir şeyi "yapabilme" hali yetiyor insana. Yıllarca yapmasa da, aklına bile gelmese, istese yapabiliyor olmak yetiyor. Yıllarca yapabilme ihtimali varken yapmayıp, çat diye o yapabilme ihtimali ortadan kalktığında ise, o yıllardır yapmadığı şey için arıza çıkarabiliyor. O şeyi yapamıyor halde olmak dayanılmaz gelebiliyor...  
Somutlarsam, biz çok uzun süredir tv izlemiyoruz. Hamilelikten de çok önceden beri. Eski evimiz epey büyüktü, televizyonun durduğu odaya misafirden misafire geçip, kendimizken bilgisayar-kitap odasında vakit geçiriyorduk. İzlemek istediğimiz dizileri, filmleri, istediğimiz saatte internetten izliyorduk. Haber takibi vs yine internetten. Sonra  şu anki eve taşındık, bu ev diğerinin yarısı kadar. Aze ve bizim odamız dışında bir oda var. Bilgisayar, kitaplar, tv, yemek masası hepsi bi odada. Bu evde eski evden farklı olarak, uydu falan da yok. Almadık, almaya da hiç niyetimiz yok. Fakat istediğimde açıp izleyemeyeceğimi biliyorum ya acayip sıkıntı yaptı bende antensizlik. E kaç yıldır izlemiyorsun ki bir şey? Olsun, izleyebilme özgürlüğüm vardı. Bir kaç hafta kendi kendime "höfff anten olaydı da tv izleyeydim." diye söylenip durduktan sonra küçük bir anten aldık ve ben anten geldikten sonra tvyi sadece bir kez Behzat Ç. izlemek için açtım, daha da açmadım. Eh artık istediğimde açabilme özgürlüğüm vardı, o yeter. 


Esas bunu yazma nedenim ise bugün Aze'nin babasıyla dışarı çıkması ve benim 9 aydır ilk kez evde yalnız olmam. Ben dışarıya tek başıma çok çıktım. Ama ilk kez evde tek başıma kaldım. Resmen kapıdan iteleyerek çıkardım ikisini. Daha kapıdalarken çat kapadım ve sevinçle içeri attım kendimi. Ohh allahım çok mutlu ve heyecanlıydım. Twitter'a ve feysbuka yazdım; "‎9 aydır ilk kez evimde yalnızım! allahım ne saadet... diyeceğim ama aze varkenden farklı ne yapacağımı da bilmiyorum. olsun hissiyatı yeter!" çeşitli öneriler geldi, "uyu", "uzun bir duş al" gibi, annelerin kendilerinin en çok özlediği şeylerle ilgili :) Fakat balAze saatli, programlı, düzenli uyku uyuyan bir bebek olduğundan ve ben tüm bunları yapabildiğimden, ne uyumak ne duş almak ne kitap okumak ne internet başına geçmek benim için dört gözle beklenen şeyler değildi. Şöyle bir durdum baktım ki yapamadığım ve yapmak için beklediğim bir şey yok, normalde Aze 19.30 civarı uyuduğunda yaptığım gibi nete bakındım, birbirinden eğlenceli ve en çok zamanımı alan üye olduğum 5-10 mail grubundaki mailleri okudum, twittera, sözlüğe, feysbuka baktım, çalıştım, seçim otobüsü geçti bangır bangır "aha Aze uyanacak" diye panik yapıp sonra "hohoyt Aze yok ki" dedim. Sonra sallana sallana çıktım evden, Taksim'e vardığımda Starbucks'tan kahve alayım da bebek arabası yönetme derdi olmadan güzel güzel içeyim dedim, aldım kahveyi ve bebek arabası olmadan cadddenin ortasında elinde kahve yürümenin ne kadar gerzekçe olduğunu farkettim.  Ve Aze'siz zamanın sonunda farkettim ki aslında Aze'nin varlığı hayatımda yapabileceğim hiçbir şeyi engellemiyor. Kalitesini düşürüyor belki, yaptığım şeyler yarım yamalak, dikkatimin çoğu Aze'de şekilde yapılıyor olabilir ama netice olarak yapılıyor halde. Azoşkam hiçbir şeye engel değil.


FAKAT yazının başına dönersek, Aze hiçbir şeye mani olmasa da evden çıktıklarında yaşadığım sevincin sebebi: Özgürlük hissinin yaptığın-yapmadığınla ilgili değil, yapabilme hakkına sahip olmanla ilgili olması idi. Yani Aze yokken, Aze yok. Ve ben bugün yapma ihtiyacı duymadığım, hayatımda yeri bile olmayan her şeyi yapma hakkına sahiptim Aze yokken. İstersem çıkıp deli gibi sokaklarda yürür, istersem bağıra bağıra şarkı söyler, istersem yüksek sesle müzik dinlerdim. Aze varken yapmadığım bu şeyler aslında Aze var diye değil benim isteğim olmadığı için yapmadığım şeyler olsa da aslında Aze'nin varlığı yapmasam, yapma ihtiyacı duymasam bile engel. Yani tv izlemek benim için ihtiyaç olmasa da orada olduğunu bilmek güzel. Bugün Aze gittiğinde hayatımda hiçbir şey değişmese bile istesem değişebileceğini bilmek güzeldi. Yalnızlık bir ihtiyaç olmasa da, akşamları Aze uyurken istediğim kadar yalnız olsam da (Savaş akşamları çalışıyor) Aze'nin içeride uyuyan varlığı aslında özgür bir yalnız olmadığımı sürekli hissettiriyor bana. İşte o yüzden bugün Azesiz 3 saat, her akşam yaptığım şeyleri yaparak ekstra mutluluk yaşattı bana :)


Bebekleri gece sık sık uyanan, ağlayan, banyo yapmaya bile fırsat bulamayan, bebek dışarıda huzursuz olduğundan dışarı istediği gibi çıkamayan çilekeş annelerin küfürlerini "başlarım aslında yalnız olamamana"larını duyuyor, direk kaçıyorum.

1 yorum:

SULİDİN dedi ki...

Baslariiiimama simdiiii:) aslinda defne de az cok aze gibi.tek fark disarda tam bir troublemaker oluyor,bilerek,isteyerek...operim ajenin bal kollarindan

Yorum Gönder

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Özgür olmak ya da olmamak

Hayat hep acayip, pek acayip. Bazen sadece bir şeyi "yapabilme" hali yetiyor insana. Yıllarca yapmasa da, aklına bile gelmese, istese yapabiliyor olmak yetiyor. Yıllarca yapabilme ihtimali varken yapmayıp, çat diye o yapabilme ihtimali ortadan kalktığında ise, o yıllardır yapmadığı şey için arıza çıkarabiliyor. O şeyi yapamıyor halde olmak dayanılmaz gelebiliyor...  
Somutlarsam, biz çok uzun süredir tv izlemiyoruz. Hamilelikten de çok önceden beri. Eski evimiz epey büyüktü, televizyonun durduğu odaya misafirden misafire geçip, kendimizken bilgisayar-kitap odasında vakit geçiriyorduk. İzlemek istediğimiz dizileri, filmleri, istediğimiz saatte internetten izliyorduk. Haber takibi vs yine internetten. Sonra  şu anki eve taşındık, bu ev diğerinin yarısı kadar. Aze ve bizim odamız dışında bir oda var. Bilgisayar, kitaplar, tv, yemek masası hepsi bi odada. Bu evde eski evden farklı olarak, uydu falan da yok. Almadık, almaya da hiç niyetimiz yok. Fakat istediğimde açıp izleyemeyeceğimi biliyorum ya acayip sıkıntı yaptı bende antensizlik. E kaç yıldır izlemiyorsun ki bir şey? Olsun, izleyebilme özgürlüğüm vardı. Bir kaç hafta kendi kendime "höfff anten olaydı da tv izleyeydim." diye söylenip durduktan sonra küçük bir anten aldık ve ben anten geldikten sonra tvyi sadece bir kez Behzat Ç. izlemek için açtım, daha da açmadım. Eh artık istediğimde açabilme özgürlüğüm vardı, o yeter. 


Esas bunu yazma nedenim ise bugün Aze'nin babasıyla dışarı çıkması ve benim 9 aydır ilk kez evde yalnız olmam. Ben dışarıya tek başıma çok çıktım. Ama ilk kez evde tek başıma kaldım. Resmen kapıdan iteleyerek çıkardım ikisini. Daha kapıdalarken çat kapadım ve sevinçle içeri attım kendimi. Ohh allahım çok mutlu ve heyecanlıydım. Twitter'a ve feysbuka yazdım; "‎9 aydır ilk kez evimde yalnızım! allahım ne saadet... diyeceğim ama aze varkenden farklı ne yapacağımı da bilmiyorum. olsun hissiyatı yeter!" çeşitli öneriler geldi, "uyu", "uzun bir duş al" gibi, annelerin kendilerinin en çok özlediği şeylerle ilgili :) Fakat balAze saatli, programlı, düzenli uyku uyuyan bir bebek olduğundan ve ben tüm bunları yapabildiğimden, ne uyumak ne duş almak ne kitap okumak ne internet başına geçmek benim için dört gözle beklenen şeyler değildi. Şöyle bir durdum baktım ki yapamadığım ve yapmak için beklediğim bir şey yok, normalde Aze 19.30 civarı uyuduğunda yaptığım gibi nete bakındım, birbirinden eğlenceli ve en çok zamanımı alan üye olduğum 5-10 mail grubundaki mailleri okudum, twittera, sözlüğe, feysbuka baktım, çalıştım, seçim otobüsü geçti bangır bangır "aha Aze uyanacak" diye panik yapıp sonra "hohoyt Aze yok ki" dedim. Sonra sallana sallana çıktım evden, Taksim'e vardığımda Starbucks'tan kahve alayım da bebek arabası yönetme derdi olmadan güzel güzel içeyim dedim, aldım kahveyi ve bebek arabası olmadan cadddenin ortasında elinde kahve yürümenin ne kadar gerzekçe olduğunu farkettim.  Ve Aze'siz zamanın sonunda farkettim ki aslında Aze'nin varlığı hayatımda yapabileceğim hiçbir şeyi engellemiyor. Kalitesini düşürüyor belki, yaptığım şeyler yarım yamalak, dikkatimin çoğu Aze'de şekilde yapılıyor olabilir ama netice olarak yapılıyor halde. Azoşkam hiçbir şeye engel değil.


FAKAT yazının başına dönersek, Aze hiçbir şeye mani olmasa da evden çıktıklarında yaşadığım sevincin sebebi: Özgürlük hissinin yaptığın-yapmadığınla ilgili değil, yapabilme hakkına sahip olmanla ilgili olması idi. Yani Aze yokken, Aze yok. Ve ben bugün yapma ihtiyacı duymadığım, hayatımda yeri bile olmayan her şeyi yapma hakkına sahiptim Aze yokken. İstersem çıkıp deli gibi sokaklarda yürür, istersem bağıra bağıra şarkı söyler, istersem yüksek sesle müzik dinlerdim. Aze varken yapmadığım bu şeyler aslında Aze var diye değil benim isteğim olmadığı için yapmadığım şeyler olsa da aslında Aze'nin varlığı yapmasam, yapma ihtiyacı duymasam bile engel. Yani tv izlemek benim için ihtiyaç olmasa da orada olduğunu bilmek güzel. Bugün Aze gittiğinde hayatımda hiçbir şey değişmese bile istesem değişebileceğini bilmek güzeldi. Yalnızlık bir ihtiyaç olmasa da, akşamları Aze uyurken istediğim kadar yalnız olsam da (Savaş akşamları çalışıyor) Aze'nin içeride uyuyan varlığı aslında özgür bir yalnız olmadığımı sürekli hissettiriyor bana. İşte o yüzden bugün Azesiz 3 saat, her akşam yaptığım şeyleri yaparak ekstra mutluluk yaşattı bana :)


Bebekleri gece sık sık uyanan, ağlayan, banyo yapmaya bile fırsat bulamayan, bebek dışarıda huzursuz olduğundan dışarı istediği gibi çıkamayan çilekeş annelerin küfürlerini "başlarım aslında yalnız olamamana"larını duyuyor, direk kaçıyorum.

1 yorum:

  1. Baslariiiimama simdiiii:) aslinda defne de az cok aze gibi.tek fark disarda tam bir troublemaker oluyor,bilerek,isteyerek...operim ajenin bal kollarindan

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...