Lilypie Second Birthday tickers

16 Temmuz 2010 Cuma

Doğum

Geldik son günlerde en ahkam kesmeye bayıldığım konuya; Doğumun kendisi. Ne zaman çevremde biri “Hiii şimdi doğum sancın başlasa, ben tek başıma yetiştiremem seni, naparız?” gibi cümleler kursa, “ ha ha gel bakiim sen, ben aydınlandım seni de bir aydınlatayım.” deyip başlıyorum anlatmaya. Aynı şey “Hamile kalmak” konusunda da geçerli. Yani aslında televizyonlardan, kitaplardan yanlış öğrendiğimiz, anca başımıza gelince araştırmışsak öğrendiğimiz konularda.

Bu yaşımıza kadar gördüğümüz kadarıyla doğum, birden şiddetli ağrılarla başlayan, acele hareket edip hastaneye yetişemezsen, evde, yolda, arabada yapmak zorunda kalabileceğin bir hadise. Halbuki doğum farklı aşamaları olan, sıradışı, istisna bir hal olmadıkça yolda belde gerçekleştiremeyeceğiniz bir şey.

Teknik olarak doğumu 4 safhaya ayırıyorlar.

  1. Evre:
  • Pasif Faz: Suyun ya da nişanın gelmesi ya da ağrıların başlaması bu fazda gerçekleşiyor. Bu faz en az (istisnai durumlar dışında) 1-2 saat sürüyor zaten. Hastaneye gitmeye çalışmanın gereği bile yok.
  • Aktif Faz: Ağrıların sıklaştığı, düzenli hale geldiği, bebeğin çıkabilmesi için rahim ağzının 10 cm açıklığa ulaşmasının beklendiği an. Bu faz da kadından kadına değişmekle birlikte, 2-3 saat ile 10-12 saat arası sürebiliyor. Hele ki suyunuz gelmişse, bu fazda hastanede olmakta fayda var.
  • Taçlanma: Rahim ağzının yeterli açıklığa ulaştığı, bebeğin doğum kanalına girdiği faz. Çok kısa sürer.

  1. Evre:
    Bebeğin başının gözüküp, bebeğin dışarı çıkmasına kadar olan süredir. Ortalama 30-45 dakika arası sürüyor. Özel hastanelerin bir kısmında, anne adayı 1. evrenin hangi aşamasında hastaneye gelirse gelsin, 2. evreye kadar kendi odalarında kalıyorlar, 2. evrede doğumhaneye alınıyorlar. Böylece ağrılı ilk aşamayı, istediğiniz herkes yanınızdayken, daha rahat ve sakin tamamlayabiliyorsunuz. Kimi özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde ise, ilk aşamada sizi sancı odası adı verilen, başka hamilelerin de olabildiği, tek başına olduğunuz, diğer hamilelerin sesleriyle gerilebileceğiniz ve kendinizi yalnız hissedebileceğiniz yere alıyorlar. Eğer psikolojiniz çabuk etkileniyorsa dış ortamdan, hastanenizin ilk anlattığım gibi olmasına dikkat edin derim.

  1. Evre:
    Bebek dışarı çıktıktan sonra, bir de içinizdeki, hamilelik boyunca bebeği besleyen plasentanın da dışarı çıkması gerekiyor. Doğumdan plasentanın dışarı çıkmasına kadar olan evre 3. Evre. Bu evre de genelde 15 dakikayı geçmiyormuş.

  1. Evre:
    Plasenta çıktıktan, doğum işlemi tamamen bittikten 4 saat sonrasına kadar olan süreye verilen isim. Bu 4 saatte, sağlık ekibi, kanamanızı kontrol ediyor, rahme masaj yapıyor (bu nasıl yapılıyor henüz bilmiyorum.) Normal halinize dönmenizi hızlandırıyor.

Daha düz anlatmak gerekirse, çat diye olmuyor o doğum işi kardeşim. Yavaş yavaş oluyor, hazırlayarak oluyor. Nişan gelmesi, suyun gelmesi, sancılar hangisi ilk gelirse gelsin hemen doktoru aramanız gerektiğini söylüyor tüm otoriteler. Doktor sizi en iyi bildiğinden o yönlendiriyor ne yapmanız gerektiğini. Ama genelde, siz doğumun başladığını anladığınız andan, doğum sancılarının 5 dakikada 1'e düştüğü ana dek panik yapmaya gerek yok. Hatta özellikle bu ana dek beklerseniz (tabi hemen gitmenizi gerektiren tıbbi bir sebep yoksa) daha iyi, çünkü hastanenin o steril ortamındansa kendi evinizde o süreci yaşamak daha sakin olur sanki.

O filmlerdeki korkunç doğum görüntülerine de aldanmamak lazım. Zaten o görüntüler yüzünden hepimiz korkmuyor muyuz doğumdan? Halbuki o kadar çok güzel geçmiş doğum hikayesi var ki. Ne kadar az korkarsa, psikolojisi ne kadar iyi olursa o kadar da iyi geçiyor-muş insanın doğumu. Bir sürü örneğin anlatımından öğrendiğimi söylüyorum.

Eğer bir zorunluluk yoksa, anne de bebek de normal doğum için uygunlarsa, sezaryen gerekliliği yoksa en şahanesi normal doğum. Doğumun ertesinde hiçbir şikayetin olmuyor, sütün daha çabuk geliyor, bebeğini hemen kucağına alıyorsun. Umuyorum ki bir aksilik olmasın, Çınar bebek fazla iri, pozisyonu ters vs olmasın, zamanını geçirmesin de normal normal atlatalım bu süreci ameliyatlara gerek kalmadan.  

1 yorum:

Başka Anne dedi ki...

umarım yaparsınız. çok güzel bir his. sevgiler.

Yorum Gönder

16 Temmuz 2010 Cuma

Doğum

Geldik son günlerde en ahkam kesmeye bayıldığım konuya; Doğumun kendisi. Ne zaman çevremde biri “Hiii şimdi doğum sancın başlasa, ben tek başıma yetiştiremem seni, naparız?” gibi cümleler kursa, “ ha ha gel bakiim sen, ben aydınlandım seni de bir aydınlatayım.” deyip başlıyorum anlatmaya. Aynı şey “Hamile kalmak” konusunda da geçerli. Yani aslında televizyonlardan, kitaplardan yanlış öğrendiğimiz, anca başımıza gelince araştırmışsak öğrendiğimiz konularda.

Bu yaşımıza kadar gördüğümüz kadarıyla doğum, birden şiddetli ağrılarla başlayan, acele hareket edip hastaneye yetişemezsen, evde, yolda, arabada yapmak zorunda kalabileceğin bir hadise. Halbuki doğum farklı aşamaları olan, sıradışı, istisna bir hal olmadıkça yolda belde gerçekleştiremeyeceğiniz bir şey.

Teknik olarak doğumu 4 safhaya ayırıyorlar.

  1. Evre:
  • Pasif Faz: Suyun ya da nişanın gelmesi ya da ağrıların başlaması bu fazda gerçekleşiyor. Bu faz en az (istisnai durumlar dışında) 1-2 saat sürüyor zaten. Hastaneye gitmeye çalışmanın gereği bile yok.
  • Aktif Faz: Ağrıların sıklaştığı, düzenli hale geldiği, bebeğin çıkabilmesi için rahim ağzının 10 cm açıklığa ulaşmasının beklendiği an. Bu faz da kadından kadına değişmekle birlikte, 2-3 saat ile 10-12 saat arası sürebiliyor. Hele ki suyunuz gelmişse, bu fazda hastanede olmakta fayda var.
  • Taçlanma: Rahim ağzının yeterli açıklığa ulaştığı, bebeğin doğum kanalına girdiği faz. Çok kısa sürer.

  1. Evre:
    Bebeğin başının gözüküp, bebeğin dışarı çıkmasına kadar olan süredir. Ortalama 30-45 dakika arası sürüyor. Özel hastanelerin bir kısmında, anne adayı 1. evrenin hangi aşamasında hastaneye gelirse gelsin, 2. evreye kadar kendi odalarında kalıyorlar, 2. evrede doğumhaneye alınıyorlar. Böylece ağrılı ilk aşamayı, istediğiniz herkes yanınızdayken, daha rahat ve sakin tamamlayabiliyorsunuz. Kimi özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde ise, ilk aşamada sizi sancı odası adı verilen, başka hamilelerin de olabildiği, tek başına olduğunuz, diğer hamilelerin sesleriyle gerilebileceğiniz ve kendinizi yalnız hissedebileceğiniz yere alıyorlar. Eğer psikolojiniz çabuk etkileniyorsa dış ortamdan, hastanenizin ilk anlattığım gibi olmasına dikkat edin derim.

  1. Evre:
    Bebek dışarı çıktıktan sonra, bir de içinizdeki, hamilelik boyunca bebeği besleyen plasentanın da dışarı çıkması gerekiyor. Doğumdan plasentanın dışarı çıkmasına kadar olan evre 3. Evre. Bu evre de genelde 15 dakikayı geçmiyormuş.

  1. Evre:
    Plasenta çıktıktan, doğum işlemi tamamen bittikten 4 saat sonrasına kadar olan süreye verilen isim. Bu 4 saatte, sağlık ekibi, kanamanızı kontrol ediyor, rahme masaj yapıyor (bu nasıl yapılıyor henüz bilmiyorum.) Normal halinize dönmenizi hızlandırıyor.

Daha düz anlatmak gerekirse, çat diye olmuyor o doğum işi kardeşim. Yavaş yavaş oluyor, hazırlayarak oluyor. Nişan gelmesi, suyun gelmesi, sancılar hangisi ilk gelirse gelsin hemen doktoru aramanız gerektiğini söylüyor tüm otoriteler. Doktor sizi en iyi bildiğinden o yönlendiriyor ne yapmanız gerektiğini. Ama genelde, siz doğumun başladığını anladığınız andan, doğum sancılarının 5 dakikada 1'e düştüğü ana dek panik yapmaya gerek yok. Hatta özellikle bu ana dek beklerseniz (tabi hemen gitmenizi gerektiren tıbbi bir sebep yoksa) daha iyi, çünkü hastanenin o steril ortamındansa kendi evinizde o süreci yaşamak daha sakin olur sanki.

O filmlerdeki korkunç doğum görüntülerine de aldanmamak lazım. Zaten o görüntüler yüzünden hepimiz korkmuyor muyuz doğumdan? Halbuki o kadar çok güzel geçmiş doğum hikayesi var ki. Ne kadar az korkarsa, psikolojisi ne kadar iyi olursa o kadar da iyi geçiyor-muş insanın doğumu. Bir sürü örneğin anlatımından öğrendiğimi söylüyorum.

Eğer bir zorunluluk yoksa, anne de bebek de normal doğum için uygunlarsa, sezaryen gerekliliği yoksa en şahanesi normal doğum. Doğumun ertesinde hiçbir şikayetin olmuyor, sütün daha çabuk geliyor, bebeğini hemen kucağına alıyorsun. Umuyorum ki bir aksilik olmasın, Çınar bebek fazla iri, pozisyonu ters vs olmasın, zamanını geçirmesin de normal normal atlatalım bu süreci ameliyatlara gerek kalmadan.  

1 yorum:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...